DOKUZLAR İSMİ (TEKELİ DAĞI) NEREDEN GELİYOR
DOKUZLAR İSMİ (TEKELİ DAĞI) NEREDEN GELİYOR
Tokat – Sivas sınırında yer alan ve bölgenin en yüksek dağı (2640 rakımlı) olan TEKELİ DAĞI’nın Hubyar Ocağı mensupları için ismi DOKUZLAR DAĞIDIR.
Biz Hubyarlılar bu dağa “Gürbüz Dokuzlar” deriz. Köye giderken ve köyden çıkarken de mutlaka uzaktan da olsa göründüğü noktadan “Aha niyazın Gürbüz Dokuzlar” der ve öyle yolumuza devam ederiz.
Gürbüz’ün kelime anlamı; iri, güçlü’dür. Dokuzlar’da bizim için görkemin, gücün ve o anlamda da kutsiyetin simgesidir.
Hubyar Ocağı mensupları Dokuzlar Dağına her fırsatta çıkıp zirvesinde lokma yaparlar. Yakın zamana kadar da Hubyar Tekkesine ziyarete gelen taliplerimizde gece yürüyerek (eskiden yürümekten başka ulaşım imkânı yoktu) Dokuzların zirvesine çıkar ve oradan güneşin doğuşunu izler hem güneşe hem de dokuzlar dağına dua eder ve yanlarında götürdüğü lokmaları paylaşırlardı, tabii ki kurdun kuşun börtünün böceğin lokma hakkını da bırakmayı unutmadan.
Dokuzlar dağı eteğinde olan yaylaya çıkmak ve geri göçmekte Dokuzlar Dağına çıkmadan olmazdı tatbiki, o nedenle de Yaylaya göç eden Hubyarlılar önce Dokuzlara çıkıp yayla sezonun bereketli geçmesi için dualar edip lokmalarını sunarlar yayladan göçerken de tekrar Dokuzlara çıkarak verdiği nimetlerden dolayı bir teşekkür ziyareti yapar ve lokmalarını paylaşırlar, deyişlerini söyler semahlarını dönerlerdi.
Ayrıca Dokuzlar ismi ile ilgili olarak zirvesinde dokuz evliya olduğu ve bu yüzden dokuzlar denildiği de söylenmektedir. Hubyar Ocağında Hızır orucu akşamları yapılan Hızır Cemlerinde söylenen ve “Abdal Dedem” e ait olan tevhitte de bu söyleme rastlıyoruz.
“Dokuz evliyası vardır başında
Seksen bin şehidi yatar peşinde
Düldül gezmiş izleri var taşında
Ellez dedem gelir bizim ellere
Dedem her dem gelir hem bu demlere”
Hızır Cemlerindeki ibadette söylenen bu deyişte olduğu gibi Dokuzlar Dağının Hubyar Ocağı içerisinde yeri çok önemlidir. Buraya neden Tekeli dağı denildiği ile ilgili elimizde henüz bir bilgi bulunmamakta ama tüm resmi coğrafi bilgilerde bizim Dokuzlar Dağımız Tekeli Dağı olarak geçmektedir.
Dokuzlar ismi ile ilgili anlatılan söylenceler bir tarafa dursun bu ismin nereden geldiği yönünde elimizdeki arşiv belgelerinde başka bir kanıta rastlıyoruz.
Dokuzlar Dağı (Tekeli Dağı) Değeryer Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Hubyar Köyüne ilk yerleşimin 1535 – 1540 arasında Hubyar Sultan ve iki kardeşi tarafından yapıldığını, ilk kayıtlarda tüm bölgenin “Gürgen Çukuru bölgesi” olarak anıldığını elimizde bulunan ve yayınladığımız belgelerden biliyoruz.
Hubyar Sultan ve iki kardeşi Ali ile Mustafa olmak üzere üç kardeş olarak Gürgen Çukuruna Değeryer Köyünden geldiklerini, ailelerinin ve atalarının da Değeryer ’de olduğunu daha önce belgelerle açıklamıştık.
Yaşanan Celali isyanlarında önemli bir rol oynayan ve bu yüzden de Osmanlı’nın hışmına uğrayan Hubyar Sultan iki kardeşiyle birlikte bildikleri tanıdıkları dağlara çekilmişleridir.
Muhtemelen Dokuzlar Dağı etekleri Hubyar Sultan’ın ailesine aittir. Köylerimizden de biliriz ki kadastro gelmeden önce köylerde her arazi, dağ ve orman aileler tarafından paylaşılmış durumdaydı. Örneğin Gürgen Çukuru ormanı Kenanlılar yani bizim ailemizin ormanıydı ve Hubyar Sultan’dan günümüze kadar babadan oğula bize kadar gelmişti. Bizim rızalığımız olmadan başka aileler buraya girip buradan odun ihtiyacını karşılayamazdı.
Bu örnekte olduğu gibi Gürgen Çukuru bölgesinin (Bugünkü Hubyar Köyü ve etrafını da içine alan geniş bir arazidir.) Değeryerde doğan ve ataları da bu köyde olan Hubyar Sultan’ın ailesine ait olduğu anlaşılmaktadır.
Hubyar Sultan’da Değeryerden çıkmak zorunda kaldığında kendi arazileri olan Gürgen Çukuru bölgesine gelmiş ve buralara sığınmıştır.
Değeryer ’in arazisi olan Tekeli Dağının o gün hangi isimle anıldığını bilmemekle birlikte Hubyar ve evlatları tarafından “Dokuzlar” olarak söylendiğini o günden bugüne Hubyar Köyünde yaşayan insanlardan anlayabiliyoruz.
Gelelim Dokuzlar dağının Değeryerle olan alakasına. Değeryer toprağı olan Dokuzlar dağının isminin Değeryerde yaşayan bir meşhur ailenin büyüğü olan “SEYYİD DOKUZLU” dan aldığına rastlıyoruz.
10 Ağustos 1448 Tarihli ve Değeryer Köyünden Seyid DOKUZLU oğlu Cüneyd Beyin kurduğu Şeyhullah Vakfı vakfiye belgesinde bu durum açıkça belirtiliyor. Şeyhullah Cüneyd Beyin oğludur.
Belgede 1448 Tarihinde Seyit Dokuzlu’nun ölmüş olduğu ve meşhur bir kişi olduğu da anlaşılıyor.
Cüneyd’in Babası olan DOKUZLU’ya Seyyid denilmesi de bize başka bir anlam ifade etmektedir. “Seyyid terim olarak “şerefli, asil soylu, onurlu, kutsal, mübarek” mânasına gelen şerîf ile (çoğulu eşrâf, şürefâ) birlikte “nesl-i pâk-i Muhammedî’ye mensup olup yüceltmiş olan” anlamında Hz. Peygamber’in Hz. Ali ile Fâtıma’dan doğan torunlarıyla onların soyundan gelenler için unvan olarak kullanılmıştır. (Bkz. İslam Ansiklopedisi) “
Buradan da anlaşılacağı ve daha önce de belirttiğimiz üzere Değeryer Köyü o tarihlerde bir Alevi Köyüdür ve Seyyid Dokuzlu’da Değeryerde yaşayan meşhur bir kişidir. Bu Vakıf daha sonra karşımız birçok belgede Şeyhullah Vakfı olarak çıkacaktır. Bu Vakfın ayrıca Sivas’taki Ali Baba Vakfı ile olan ilişkisi de belgelerde sabittir. Değeryer Köyünün bir Alevi Köyü olduğuna yönelik çokça veri bulunmaktadır.
DOKUZLAR Dağı’nın isminin Alevi olan meşhur Seyyid Dokuzlu’dan gelme ihtimali söylencelerden öte belgelerle baktığımız zaman çok daha kuvvetli bir ihtimal hatta gerçektir.
Maalesef ki Dokuzlu oğlu Cüneyt Bey’in Yavuz Sultan – Şah İsmail çekişmesi ve sonrasında yaşanan Çaldıran Savaşında Osmanlı’dan yana tutum aldığı ancak aynı köyde yaşayan Hubyar Sultan ve ailesinin Şah İsmail Hatayi ‘den yana tutum aldığını başka bir belgeden öğreniyoruz.
O nedenle de Osmanlı’ya karşı yürütülen Celali İsyanlarında öncülük rolü oynayan Hubyar Sultan’ın Değeryer Köyünde barınamayıp köyü terk ettiğini görüyoruz. Değeryer Köyünün Hubyar Sultan tarafından lanetlenmesinin bu yandaşlıkla alakalı olduğunu da anlamak zor değil.
Değeryer Köyünün Osmanlı ile bu yandaşlığı zamanla Değeryer Köyünün Alevilikten uzaklaşmasına ve tümden Sünnileşmesine yol açıyor ve elimizdeki bilgilere göre 1600’lü yılların sonlarına doğru köyün tamamen Sünnileşiyor.
Devlet tarafından korunan yani egemen olan Dinlerin – İnançların diğer inançlar üzerinde sürekli bir asimilasyon politikası uyguladığını tarihin her döneminde ve günümüzden de biliyoruz.
Dini İslam olan bir Devlet ile vatandaşlık ilişkisi dışında bir yandaşlık ilişkisine girmek her zaman yandaşı Devletin egemen dinine evirilmesine yani asimilasyonuna yol açmıştır. Değeryer Köyü bunun o tarihte yaşanan en belirgin örneğidir.
Hubyar Sultan ve ailesi o yandaşlaşmayı reddedip Değeryerden uzaklaşarak Alevi kalmayı başarabilmişleridir.
“Aha niyazın gürbüz Dokuzlar”
Ali Kenanoğlu
28 Aralık 2025- İstanbul
Kaynaklar:
1- https://youtu.be/pxHRUr4KSjc?si=I763MPzMyiFdysdh
2- Şeyhullah Vakfı Vakfiyesi
3- 1513 YILINDA RUM EYALETİNDE ŞÜPHELİ TİMAR SAHİPLERİNE AİT BİR LİSTE
Not: 2 ve 3 numaralı kaynaklar yayınlandığımızda ilgili linkleri ekleyeceğiz.





