Konuşmalar

Alevi sorununun çözümü demokratik ve laik bir Anayasa ile mümkündür!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Cemevleri ile ilgili kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde 23. madde üzerine konuştu. Aleviliğin özgün yapısını tahrip edecek bir kanun teklifi ile karşı karşıya olduklarını ifade eden Kenanoğlu, Alevi sorununun din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatıldığı demokratik ve laik bir Anayasa ile mümkün olduğunu belirtti.

Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır. 


24.10.2022 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Alevilerle ilgili cemevleriyle ilgili son görüşlerimizi ifade ediyoruz, son madde. Şimdi, ben de tabii şunu sormak istiyorum öncelikle: Bir defa bu kanun metninde olmasa da Cumhurbaşkanının açıklamış olduğu bir Alevi Bektaşi kültür ve cemevi başkanlığından bahsediliyor. Sanırım bu maddeyi onlar yürütecekler, yani bütünüyle oranın yürüteceği bir iş. Tabii benim merak ettiğim ya da cevabını aradığım şu: Şimdi, burada Cumhurbaşkanı dedi ki: “Muhtarlıklara ait, belediyelere ait, derneklere ait, vakıflara ait ve federasyonlara ait cemevlerinin yönetimini burası yapacak.” Yani Alevi Bektaşi kültür ve cemevi başkanlığı, beyanatı burada duruyor, eksik söylediyse bilemiyorum çünkü yazılı bir yerden okudu. Bu nasıl olacak? Hani onu söylemek istiyorum çünkü şu anda federasyonlar, vakıflar, dernekler ve onların yönettiği cemevleri var. Onların mülkiyetine mi el konulacak, nasıl olacak; mesele bu.

Diğer taraftan, tabii şunu söyleyelim: Evet, dedelere maaş bağlanması meselesi vardı. Tabii burada, Alevi inancında sadece dedeler yok, onu da söyleyeyim yani. Alevi inancında kadınlar da posta oturur ve cem yürütürler, ibadet yürütürler yani analar da vardır. Hatta Hünkâr Hacı Bektaş Veli şöyle der: “Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde. Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde. Bizim nazarımızda kadın, erkek farkı yok. Noksanlık da eksiklik de sizin görüşlerinizde.” Dolayısıyla burada sistem tümüyle dedelik sıfatı üzerinden yürütülüyor ama Alevi toplumunun bir posta oturan kadın ve inanç, rivayet yürüten ana gerçekliliği de var, bu sürekli gözardı ediliyor, bunu hatırlatma gereği hissettim ama bunu söylerken analara da maaş bağlayın, onları da devlet memuru yapın babında söylemedik tabii. Çünkü bir bütün olarak biz dedelerin de anaların da kendi özgün inançsal yapılarımız içerisinde, kendi el ele el-Hakk’a düsturu içerisinde, kendi ocak sistemi dede, talip, bir mürşit ilişkisi içerisinde bu hizmetlerin yürütmesi gerektiğini kabul ediyoruz. Dedeler buraya bir maaş sistemi içerisine girip bir devlet memurluğu ilişkisi oluştuğu takdirde bir türlü de bu sistemin çökeceğini ya da bu inançsal sistemin bir şekilde ortadan kaldırılacağı ya da sistematiğe gireceği, kendi özünden koparılacağı konusunda sadece bizim değil, bu konuyla ilgili birçok kurumun da görüşleri var.

Şimdi değerli arkadaşlar, tabii, bu sorunun çözümü meselesi var. Bu sorunun çözümü meselesi de bizim açımızdan demokratik bir anayasayla mümkündür. Yani böyle palyatif çözümlerle ya da Alevi toplumunun hakikatine uymayan birtakım kanun değişiklikleriyle mümkün değildir. Bir bütün olarak demokratik bir anayasa, din ve devlet ilişkilerinin belirlendiği demokratik ve laik bir anayasayla olması gerekiyor. Şimdi burada örneğin biz şunu söylüyoruz: Yani bunun uygulandığı ülkeler var, işte arkadaşlar da zaman zaman örnek verdi. Avrupa ülkelerinde devletin dinî kurumu yoktur bizdeki Diyanet gibi, devletin din memuru da yoktur bizdeki hocalar gibi, cami hocaları gibi. Devletin ibadethaneleri de yoktur, bu mümkün değildir, böyle bir şey yoktur; bizim de önerdiğimiz sistem budur. Diyanet İşleri Başkanlığı ortadan kaldırılmalıdır. Bir devletin dinî kurumu olmaması gerekir. Demokrasiye ve işte anayasanın 2’nci maddesine tam da burada aykırılık başlıyor. Bunun yerine bizim önerdiğimiz inanç hizmetleri kurulu oluşturulmalıdır ve bütün inançsal kesimlerin temsil edildiği bir kuruldan bahsediyoruz. Bu kurulun Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de örnekleri var. Ama bu kurul şu demek değil, yani ibadethanelere sahip, ibadethaneleri yöneten, bütçeleri olan işte, Mercedes makam arabaları olan bir kurul üyelerinden veya kurul başkanlarından filan bahsetmiyoruz yani. Tamamıyla devlette inançlar, dinler arasındaki ilişkiyi ve inançların kendi arasındaki sorunların çözümü konusunda bir hakemlik görevi üstlenecek bir kuruldur ve ayrıca Avrupa’daki ülkelerde olduğu gibi, kimi demokratik ülkelerde olduğu gibi zorunlu inanç vergisinden vazgeçilmelidir. Bizim şu anda genel bütçe üzerinden Diyanete aktarılan para zorunlu inanç vergisidir. İnanan, inanmayan herkesten alınıyor ama burada da işte biz tam da bir gönüllülük esasına dayalı, herkesin inandığı kuruma aktarabileceği bir inanç vergisini öneriyoruz ve bunun da işte bahsetmiş olduğumuz kurul tarafından organizasyonunun yapılması gerektiğini söylüyoruz.

Sonuçta şunu da söyleyeyim arkadaşlar: Aleviler üzerinde ayrımcılık yapılmıyor meselesinde bir çalışma yapılmış, ODTÜ’den yapılmış bir çalışmaydı, çok dikkat çekiciydi. Alevilere soruyorlar yani esas muhataplarına soruyorlar “Siz ayrımcılığa uğruyor musunuz?” diye, cevap büyük oranda “Evet.” “Peki, nerede ayrımcılığa uğruyorsunuz?” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ – Buyurun.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Başkanım bitiriyorum, son bir dakika.

“Parklar hariç her yerde.” yani “Parklar hariç, bildiğiniz o parklar hariç her yerde ayrımcılığa uğruyoruz.” diyor ve işin ilginç tarafı, örneğin, çok dikkat çekici bir şey, buna mezarlıklar da dâhil yani mezarlıklarda da ayrımcılığa uğradığını Aleviler ifade ediyorlar. Bunun da bilinmesi gerekiyor.

Teşekkür ederim.

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu