Konuşmalar

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hk. Kanun Teklifinin 17. Maddesi Üzerine Gerçekleştirdiğim Genel Kurul Konuşması


Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle Türkiye’deki şirketlerin yaklaşık olarak 400 milyar tutarındaki kredi borcu yeni düzenlemeyle yapılandırılmaktadır. Bu borçların tahsil edilememesi sebebiyle ve içerisinde bulunduğumuz ekonomik krizin bankalara ve şirketlere olan etkisini hafifletmek amacıyla yeni bir düzenlemeye gidilmektedir. Bu düzenlemeyle bir yandan borçlu şirketlerin kredi yapılandırmalarıyla doğacak vergi kaynaklı maliyetlerin azaltılması hedeflenmekte bir yanda da kapitalizmin güncel formunda değerin yaratılacağı yönü belirleyen finansal sermayenin geleceği güvence altına alınmak istenmektedir. Denebilir ki: Sermayenin hegemonik biçimi olan finansal sermayenin yararına göre diğer sermaye biçimlerinin hizalanması amaçlanmaktadır. Sermayenin değer yaratım ihtiyaçları doğrultusunda sürekli biçimlendirilen ve sonrasında sermayenin lehine düzenlemelere giden, toplumsal alanı da bu şekilde yeniden yapılandıran devlet kapitalizminin neoliberal niteliğinin bir başka icraatıyla karşı karşıya olduğumuz ortadadır. İçerisinde bulunduğumuz kriz sürecinde finansal sermayenin geleceğini kurtarmak, doyumsuz akışını ve değer üretimini sürdürebilir kılmak için görüldüğü üzere yeni kararlar alınmaktadır.
TÜİK tarafından açıklanan raporlarda görüldüğü gibi işsizlik oranı yüzde 14’e yaklaşmışken, insanlar açlık sınırında yaşıyorken, borcunu ödeyememekten hayatına kıyanların arasına her geçen gün yeni insanlar ekleniyorken iktidar, patronların geleceğini kurtarmanın derdine düşmüştür. Kapitalizmin içerisine düştüğü çıkmazlardan kurtulması için çareler aranmaktadır fakat bu çareler krizin müsebbibi olan sermayedense yoksullara yansıttığı vergi yükü ve maaşların düşmesiyle krizin faturasını yoksullara çıkartmaktan öteye gitmemektedir.
İktidarın tüm bunlardan hareketle bu yanıyla iki misyona sahip olduğunu söyleyebiliriz: Birincisi, sermayenin kendisine sağladığı meşruiyetiyle birlikte kendisiyle kurduğu entegrasyon sonucunda sürekli olarak patronların hayatını kurtarmak.
İkincisi, yoksulları vergiye boğarak sermayenin kendi krizinin faturasının kefaretini borç yoluyla yoksullara ödetmek ve tasdik ettiği borçlar yoluyla da yoksulların geleceğini denetim altında tutmak yani modern kölelik.
Devleti temsil eden kurumların, en tepe kurumların en alttakine sermayenin kontrolsüz akışına teknik anlamda bir destekleyici, düzenleyici olmaktan öte bir rolü olmadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla iktidarın da Türkiye halklarının genelinin yararı adına kararların altına imza attığını söylemek lafügüzaf olacaktır. Üzerinde görüşme yürüttüğümüz kanun teklifi düşünüldüğünde bu durum teyit edilmektedir. Bu maddeyle sermayenin taşeronluğuna soyunan Parlamento, sermayenin emirlerini yerine getiren teknik bir merci olmaktan öte bir şey teşkil etmemektedir. Devlet veya şu anda iktidarda bulunanlar tarafından tarafsız bir pozisyonda olmasının aksine, tarihsel, toplumsal bağlamda içerisinde bulunduğumuz kriz sürecinde kendi var oluşuna uygun bir vaziyette, güç ilişkilerine uygun bir vaziyette hareket etmektedir. Kapitalizmin krizinin yönetimini icra etmektedir. Değer temellük etmekte zora düşen, krizle yüz yüze gelen, sermayenin imdadına yetişen krizin telafisini sağlayabileceği zemini ortaya çıkarmaya çabalamaktadır. Devlet toplumsal refah yalanı bir tarafa, bu yanıyla sermayenin ihtiyacına cevap aradığı bir çağrı merkezi karakteri taşır hâldedir. Suriye’de içerisine girilen savaş da esasen bu durumun farklı bir izdüşümünü teşkil etmektedir. Bir yandan değer yaratım krizi içerisinde girilen ulusal ve uluslararası sermayeyi sömürmek, değer elde etmek için yeni alanlar yaratırken öte yandan da ulusal düzeyde savaş tamtamları çalarak Türkiye halkları nezdinde bu savaşın esas gerekçelerini hasıraltı etmek amaçlanmaktadır.
Bununla birlikte, yoksulların ahlakını üretmek adına da devlet var gücüyle çalışmaktadır. İktidar medyadan STK’larına, okullarından kurumlarına kadar vergi yoluyla krizin faturasının yansıtıldığı yoksulları ehlileştirmeye, üzerlerinde denetim sağlamaya çalışmaktadır. Yoksulların yaşamlarının her hücresine sızarak kapitalizmin kriziyle bir hesaplaşma içerisine girmelerine engel olmak amacıyla onların geleceğini, davranışlarını öngörülebilir bir hâle getirmeye çalışmaktadır. Bu kanun teklifinin bu maddesiyle yapılmak istenen, açıklamaya çalıştığım, devlet kapitalizminin karakterini örnekleyen bir maiyete sahiptir… İktidar, patronların krizde boğulmaması amacıyla patronlara can simidi sağlayan bir çeşit sponsor rolüne bürünmüştür.


akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu