AçıklamaBasın & MedyaManşet

Kenanoğlu, devletin ‘Madımak karnesi’ni açıkladı: Katillerini korumayı sürdürüyorlar

PİRHA – 27. Dönem HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, 30. Yılında Sivas Katliamı’na dair devletin yaklaşımını değerlendirdi. Madımak Katliamı’nın devlet eliyle yapılmış bir katliam olduğunu ifade eden Kenanoğlu, “Bu nedenle de devlet kendi katilini koruyor, kolluyor” diye belirtti. Kenanoğlu, Cumhurbaşkan Erdoğan’ın iki katliam hükümlüsünü affetmesine de tepki gösterdi.

Halkların Demokratik Partisi 27. Dönem milletvekillerinden Ali Kenanoğlu, Madımak Katliamı’nın 30. yılında gelinen süreci değerlendirdi. 30 yılda iktidarların, Sivas Katliamı’na yönelik tavrını değerlendiren Kenanoğlu, faillerin affedildiğine işaret etti.

Ali Kenanoğlu, katliamın 30. yılında çeşitli anmalar yapılırken, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 6 Eylül’de sanıklardan Hayrettin Gül’ü affetmesini eleştirdi.

Kenanoğlu, dönemin siyasilerinin, katliama dair söylemlerini ise şu şekilde hatırlattı:

“Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olayları ‘münferit’ olarak nitelendiriyor ve ‘ağır tahrik altında yapılmış bir durum’ diyor. ‘Halk galeyana getirilmiş, güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmıştır. Karşıt gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır’ diyerek olayı hafifletiyor.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ise ‘çok şükür otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiş’ ifadesini kullanıyor.

Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ise kendisinin pasif kaldığı eleştirileri üzerine ‘Ne yapayım yetkim yoktu’ ifadelerini kullanıp konuyu kapatıyor.

Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, ‘Aziz Nesin’in, halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleri ile halk galeyana gelerek tepki göstermiştir’ diyerek olayı meşru bir noktaya çekmeye çalışıyor.

Muhalefet liderlerinden Refah Partili Necmettin Erbakan ise ‘Sivas’a girmiş bir ekibin, halkı tahrik etmesinin sonucu’ ifadesini kullanıyor.

Yani iktidarıyla, muhalefetiyle yaşananları normalleştirme girişimi görüyoruz.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güneş, zaten tartışmalı bir isim ve kendisinden bu konuda olumlu bir şey çıkmıyor.

Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, ‘Birçok yerden yardım istedim, yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı, diyor.

Dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu da alana ‘Mücahit Temel’ sloganları ile giriyor. Orada ‘gazanız mübarek olsun’ diye başlayan bir konuşma yapıyor. ‘İstediğinizi aldınız, dağılın’ diyor. Daha sonraki bir röportajında da ‘Orada katledilen insanlar yanarak ölmediler, boğularak öldüler’ diyerek meseleyi hafifletmeye çalışıyor. Esasında baktığınız zaman bütün bu durum, yaklaşımı biraz olsun ifade ediyor.”

TOPLAM 55 FAİL ÇEŞİTLİ CEZALARA ÇARPTIRILDI

Ali Kenanoğlu, AKP iktidarı dönemine dair de değerlendirme yaptı. 2000 yılında dava sürecinin tamamlandığını belirten Kenanoğlu şunları söyledi:

“38 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet, yani idam kararı veriliyor. 13 sanığa 7 yıl, 3 sanığa 20 yıl, bir sanığa 15 yıl veriliyor. Toplamda 55 kişi, çeşitli cezalara çarptırılıyor. Bunların içerisinde kamu yetkilisi kimse yok. Oysa 8 saat boyunca insanların adeta feryat, figan vaziyette katledildiği, herkesin izlediği bir süreç yaşandı.

Bir taraftan da sözde aranan firariler var. Sivas Katliamı sanığı İhsan Çakmak ilginç bir isimdir. Bu şahıs aranırken askerlik yaptığı öğreniliyor. Ardından evleniyor ve AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe girip çalışıyor. Sadece bu bile devletin bir bütün olarak Madımak Katliamı’na nasıl yaklaştığını, katilleri nasıl koruyup kolladıklarının çok bariz bir örneğidir.

“BİR NUMARALI SANIK DÜĞÜN YAPIP EVLENMİŞ”

Bir numaralı sanık Cafer Erçakmak 18 yıl boyunca aranıyor. Hakkında uluslararası kırmızı bülten çıkartılıyor. Bu şahıs ‘2011 yılında Sivas’ta öldü’ deniliyor ve mezarı açılıp otopsi yapılıyor. Emniyetin çok yakınında bir yerde yaşadığı ortaya çıkıyor.

Diğer bir sanık Yılmaz Bağ da aranırken Sivas’ta öldüğü ortaya çıkıyor. Yılmaz Bağ da Sivas’ta düğün yapıp evleniyor. Yani arananlar böyle aranıyor.

“FİRARİ SANIKLARIN İADESİ ETKİN ŞEKİLDE YAPILMIYOR”

Diğer yandan yurt dışında olan firariler de var. Bu isimlerin nerede oldukları ne iş yaptıkları da biliniyor. Bu isimlerin iadesi etkin bir şekilde yapılmadığı için karşı ülkeler tarafından iade edilmiyor. Burada tabii şunun da sebebi var; Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi Sivas Katliamı ile ilgili olarak ‘İnsanlığa karşı işlenmiş suç değil’ diyor ve bir terör soruşturması çerçevesi dahilinde konuyu ele alıyor. İlgili bir terör örgütü de bulunamıyor ancak ne hikmetse 11. Ağır Ceza Mahkemesi bunu bir ‘terör eylemi’ olarak değerlendirip ‘İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç’ kapsamını almıyor. Bir ‘protesto eylemi yapıldı’ gibi gösterilip Avrupa ülkeleri de doğal olarak bu isimleri vermiyor.”

“ERDOĞAN, KATLİAMCILARIN SUÇLARININ OLMADIĞINI SÖYLÜYOR”

13 Mart 2012 yılında verilen zaman aşımı kararına da değinen Ali Kenanoğlu, “Zaman aşımı kararı ‘İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç’ denilmediği için veriliyor. Zaman aşımı karşısında iktidarın sergilenmiş olduğu tavır ise şöyle; Recep Tayyip Erdoğan ‘Milletimiz, ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun’ diyor. Ve aynı gün Recep Tayyip Erdoğan ‘Sivas’a gittiğimde birçok kez 15, 18, 19 yaşındaki kız çocukları, babalarının hiçbir suçu olmadığı halde idama mahkum oldukları için hüngür hüngür ağlıyorlar’ diyor. Bir başbakan olarak katliamcıların hiçbir suçlarının olmadığını ifade ediyor” diye konuştu.

KATLİAM RAPORLARINDAKİ DETAYLAR!

Ali Kenanoğlu, 2012 yılında Abdullah Gül tarafından yeni bir soruşturma sürecinin başlatıldığını ve Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırlamış olduğu raporlara da işaret etti. Kenanoğlu şöyle devam etti:

“Kamu ihmali nedeniyle bu sürecin yaşandığını, ‘kimi tahrik’ diye adlandırılan konular olsa dahi yapılanın hiçbir şekilde meşru kılınamayacağı, suçu hafifletemeyeceği de ifade ediliyor. Devlet Denetleme Kurulu’nun bu raporu sonrasında dönemin kamu görevlilerine yönelik bir soruşturma hiçbir şekilde başlatılmıyor. Bu rapor da sümen altı ediliyor ve tarihin tozlu raflarına gönderiliyor.”

“YILDIRMA POLİTİKASI UYGULANIYOR”

Madımak Oteli’nin bir utanç müzesine dönüştürülmesi yönündeki taleplere de değinen Kenanoğlu, konuşmasında şu hususlara dikkat çekti:

“Bu otelin bir tür ibret müzesine dönüştürülmesi için talepler dile getiriliyor. Madımak Oteli kimi Alevi iş insanları tarafından satın alınmak isteniyor ama devletin, buranın satılmasına müsaade etmeyeceği ve satışın devlet tarafından kontrole tabi olduğu ifade ediliyor. Sonrasında devlet burayı kamulaştırıyor ve burayı bir anı evi yapıyor. Buraya 33 katliam mağduru canımızın ismini yazıyor ve onun yanına da iki otel görevlisinin ismi de yazılıyor. Daha sonrasında bir feci olay daha yaşanıyor ve iki katilin ismi de aynı yere yazılıyor. Katillerle, katledilenler eşit tutuluyor. Bu konuda aileler çokça itiraz etti. Özellikle Hüseyin Karababa tarafından dava açıldı ve bu dava neticesinde bu isimler sökülmek durumunda kalındı.

Her yıl burada anmalar yapılıyor. Anmalarda da yine her yıl yasaklamalar, engellemeler yaşanıyor. Anmayı düzenleyen tertip komitelerine de her yıl davalar açılıyor. Bir yıldırma politikası uygulanıyor. Diğer taraftan Sivas’taki yerel basın ve sivil toplum örgütleri ise ‘Sivas’a gelmeyin bu olayı unutun’ diyorlar.”

“GENEL OLARAK CUMHURBAŞKANI HİZBULLAH ÜYELERİNİ VE MADIMAK KATİLLERİNİ SERBEST BIRAKIYOR”

Ali Kenanoğlu, katliam sanıklarından iki hükümlünün affedilmesi konusuna da değindi. 31 Ocak 2020 tarihinde Ahmet Turan Kılıç ve 6 Eylül’de Hayrettin Gül‘ün serbest bırakıldığının altını çizen Kenanoğlu şöyle devam etti:

“Benzer durumdaki hasta tutsaklarla bu durumu kıyaslamamız gerekiyor. İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre şu anda 1517 hasta tutsak var. Bunların 651’inin durumu ağır. 2021 yılında hapishanelerde 46 hasta kişi yaşamını yitirdi, 2022 yılında 78, 2023 yılında ise şimdiye kadar 15 kişi yaşamını yitirdi. Genel olarak cumhurbaşkanının, Hizbullah üyeleri ve Madımak katillerini serbest bıraktığına tanık oluyoruz. Ama muhalif ya da Kürt kimliğindeki insanlara karşı adeta cezaevleri ölüm haneye dönüşüyor. Mehmet Emin Özkan, ilginç bir örnektir. Milletvekilliği süresince de gündemde tutmaya çalıştım, kendisi yaklaşık bir ay önce serbest bırakıldı. Hakkında, iki tanığın ifadesi ile tutuklandı. Tanıklar daha sonra ifadeleri işkence altında verdiklerini söylediler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, konuya ilişkin ihlal kararı verdi. Daha sonra yargılama süreci yeniden devam etti ve süreç halen de devam ediyor. Özkan 84 yaşına kadar hasta bir vaziyette cezaevine tutuldu. Dolayısıyla kıyasladığımız zaman bir eşitlik, adalet olmadığını ve burada da ayrımcılığın yapıldığını çok rahat şekilde görüyoruz.

Verdiğimiz örneklerle devlet bir bütün olarak AKP öncesi ve AKP sonrası da Madımak Katliamı’na bu gözle bakıyor. Yani katliamı yumuşatan, neredeyse meşrulaştıran, tahriklere bağlayan bir yerden bakıyorlar. Bu meselenin unutulması gerektiğini söylüyorlar.”

“DEVLET ELİYLE YAPILMIŞ BİR KATLİAM”

Yapılan anmalara ana muhalefetin ya da iktidar yetkililerinden hiçbir liderinin katılmadığını da söyleyen Ali Kenanoğlu, son olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Genel başkanların anmalara katılmadığını gördük. Tek bir parti hariç, o da HDP… HDP eş genel başkanlarından birisi mutlaka her yıl bu anmalara katıldı, katliamı lanetleyip Alevilerin yanında olduklarını ifade ettiler. 2 Temmuz 1993’te yaşanan Madımak Katliamı’nın devlet eliyle yapılmış bir katliam olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de devlet kendi katilini koruyor, kolluyor. Devlet kendi katliamını örtbas eden, neredeyse de meşrulaştıran bir yerden meseleyi ele alıyor. ‘Devlette devamlılık esastır’ deniliyor ya işte bu katliamda devlette devamlılığın nasıl esas olduğunu görüyoruz. İktidarlar değişse de devlet aklı değişmiyor. Kendi katillerini korumayı sürdürüyorlar. Biz de buna karşı bütün mücadelemizi sürdürüp bu tür durumları deşifre etmeye devam edeceğiz.”

PİRHA/ANKARA

Kenanoğlu, devletin ‘Madımak karnesi’ni açıkladı: Katillerini korumayı sürdürüyorlar-VİDEO

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu