Konuşmalar

Kenanoğlu: Sebze Üretim Tekniği mezununun Uzay Ajansı’na atandığı ülkede gençler ne yapsın!?

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2023 Bütçesi üzerine konuştu. Siyasi iktidarın yanlış politikaları sonucunda Türkiye’nin sanayileşmede ve teknolojide diğer dünya ülkelerinin gerisinde kaldığını belirten Kenanoğlu, Ege Üniversitesi Ödemiş Meslek Yüksek Okulu Sebze Üretim Tekniği ön lisans bölümü mezunu İlyas Haliloğlu’nun Uzay Ajansı’na Başkanlık Müşaviri olarak atanmasını hatırlatarak liyakate değil sadakate önem verildiğini ifade etti.

Konuşma videosu ve tutanak metni aşağıda yer almaktadır.


23.11.2022 tarihli PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU

Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Bakan ve hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz. Dünya şu anda Dördüncü Sanayi Devrimi’nde yani kaçırılan devrim. Hepsi kaçılıyor yani “Bir tanesi kaçırıldı, öbürleri yakalandı.” filan değil çünkü şu anda dünya yapay zekâ üzerine kurulu bir sistem üzerinde çalışıyor ve tümüyle “Dördüncü Sanayi Devrimi” diye de adlandırılan bir devrim sürecine girmiş durumda sanayide. Bizde ise hâlâ birinci süreç yaşanıyor, belki onun daha gerisinde bir yerde çünkü bizim sanayimiz tümüyle ucuz iş gücüne dayalı bir üretim amaçlıyor; ihracatımız, imalatımız, bütünüyle sanayimiz ucuz iş gücüne dayalı yürüyor ve şunu yaşıyoruz yani burada bakanlar da zaman zaman itiraf ediyor, zaman zaman iktidar partisi milletvekilleri de itiraf ediyor “Suriyeliler olmasa, Afganlar olmasa ekonomi çöker.” deniliyor, bununla ilgili demeçler de var. İşte, bu niye söyleniliyor? Çünkü ucuz iş gücüne dayalı bir sanayileşmeden bahsediliyor.

Şimdi, son bir iki yıldır yüksek teknolojili ürünlerdeki ihracatta azalma gözüküyor. Şimdi, yüksek teknolojili ürünlerdeki azalma sonuçta bizim imalat sektöründeki ya da ürettiğimiz birtakım ürünlerde ham maddeleri satıp bunları daha pahalıya geri almamız anlamına geliyor. Yüksek teknolojili ürünlerdeki ihracatımız niye azalıyor? Çünkü yüksek teknolojiyi üretecek, teknolojiyi yakalayacak bir beyin yetiştiremiyoruz ve bu beyinler göç ediyor yani “beyin göçü” dediğimiz olay gerçekleşiyor. Bu göçlerin sebebi tümüyle, yeni gençlerin, yetişmiş insanların göçlerinin sebebi tümüyle iktidarın politikalarından kaynaklanıyor. Şimdi bu gençler niye gidiyorlar? Ya çünkü şey yok yani gelecek kaygıları var. Hadi bir şekilde okulu bitirdiler, okudukları okulda zaten özgür bir üniversitenin olmadığı, özgür bireyin olmadığı bir yerde bilim üretilmediği gibi, bu şekliyle, kendi çabalarıyla bir şeyler yapanlar da gelecek kaygısı güdüyor. Çünkü niye? Liyakatin değil, sadakatin, torpilin, yandaşın korunduğu bir sistem var.

Şimdi, Sayın Bakan, şöyle bir ülkede yani Van depremi sonrasında depremin sebebini Erdoğan’a teşekkür edilmemesine bağlayan, sebze üretim tekniği mezunu olan bir kişinin Uzay Ajansı Başkanlık Müşaviri olarak atandığı bir yerde gençler ne yapsın? Bu gençler nasıl gelecek bulsunlar? Yani Uzay Ajansı Başkanlığı Müşavirliği gibi bir yere atanan kişi bu yani depremi bile Erdoğan’a teşekkür edilmemesine bağlayan birisi. Şimdi buradan nasıl bir gelecek olacak, nasıl bir teknolojik üretim yapacak gençler yetişecek? Bu, mümkün değil.

Şimdi, büyüme modellerinin en sağlıksız olanlarını uyguluyoruz. Nedir bu en sağlıksız olanlar? İhtisas sağlamayan büyüme yani rakamlar artıyor ama işsizlik azalmıyor. Adaletsiz acımasız büyüme; elde edilen gelirin tabana yayılmadığı bir büyüme modeli. Üçüncüsü: Özgür birey, özgür toplum olmadan, demokratikleşme sağlamadan yapılan büyüme; otoriter rejimlerin uyguladığı büyüme modelleridir bu, bizde ama bunlar var hepsiyle. Dördüncüsü: Köksüz büyüme yani sosyokültürel değerleri yok eden, doğayı ve çevreyi tahrip eden bir büyüme modeli uyguluyoruz. Tümüyle ülkenin uyguladığı büyüme modelleri bunun üzerine kurulu. Olması gereken, tabii ki sürdürülebilir, istihdam sağlayan, refah artışı sunan, bireysel özgürlükleri temin eden, toplumsal iş birliği ve dayanışmayı sağlayan kalkınma modeli olması gerekiyor. Yani kullanacağımız dilin de literatürün de tabirin de büyüme değil, topyekûn toplumsal olarak kalkınma üzerine kurulu olması gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor.

Şimdi, tabii, burada Sayın Paylan da bahsetti “Siz, tümüyle patronları seviyorsunuz, işverenleri seviyorsunuz.” diye. Biz bunu Komisyonda çok net yaşıyoruz. Yani Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyesiyim, ya Komisyona gelen bütün kanun teklifleri şirketlerden gelen siparişler üzerine hazırlanmış kanun teklifleri. Kanunları yaparken hiçbir şekilde, ne bileyim, o kanundan etkileyecek olan sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ve benzerleri Komisyona çağrılmıyor, davet bile edilmiyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER – Sayın Kenanoğlu, toparlar mısınız lütfen?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Tamamlıyorum.

Bırakın yasanın yapım aşamasında bunlardan görüş alınmasını, tamamladıktan sonra bile Komisyonda dahi bunlardan görüş alınmıyor, bu şekilde bir bakış açısına sahip, maalesef bu da kalkınmayı değil, sadece şişkin bir büyümeyi sağlıyor. Bu da toplum açısından sağlıklı bir şey değil.

Teşekkür ederim, sağ olun.

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu