ManşetYazılar

Adın Deliye Çıkmaya Görsün!

Adın Deliye Çıkmaya Görsün!

Ali Kenanoğlu

Her köyün en az bir delisi vardır. Kimisi doğuştan kimisi sonradan olmuştur. Alevi İnancında Deli aynı zamanda Veli’dir, öyle görülür ve öyle yaklaşılır. Efsane denir, kimi zamanda Derviş muamelesi yapılır.

Aklımın erdiği dönemlerde Hubyar Köyünde Deli Yusuf vardı. Deli Yusuf doğuştan normal olmayan birisiydi. Deli Yusuf Hubyar Köyünde ve Ocakta Derviş muamelesi gören birisiydi. Deli Yusuf kış vakitlerini talip köylerinde geçirir yazın da Hubyar Köyünde konaklardı.

Deli Yusuf’a kurbanlar kesilir, lokmalar getirilidi. Özellikle biz de Perşembe akşamları evmizde pişirdiğimiz ne varsa Deli Yusuf’a bir tabak götürür verirdik. Onun duasını alırdık, bekar gençler ona yemek götürü ve Deli Yusuf’a kimle evleneceklerini sorardı. Deli Yusuf ise o gece o kişi için rüyaya yatıp öbür gün kimle evleneceğini söylerdi.

Deli Yusuf göçtü gitti, mezarı Hubyar Köyü mezarlığında ve hala Deli Yusuf’u ziyaret edenler onun için kurban kesen talipleri bulunmaktadır.

Deli’lere herkesin Veli gibi yaklaşmadığını da biliyoruz. Deli Yusuf’u köyün meydanında dövenleri de biliyoruz. Deli Yusuf’un o yediği dayaklar neticesinde ömrünün sonuna kadar köyün içinden geçmediğini ve köyün dışına çıkması gerektiğinde köyün etrafını dolaşarak gittiğini de biliyoruz.

Bu yazıyı Muharrem Sezer’in ölüm haberini aldıktan sonra yazıyorum. Muharrem Sezer’de normal değildi ama deli de değildi. Yeri geldiğinde herkesten daha çok akıllı ve yetenekli bir arkadaşımız, yaşıtımızdı.

Kimi insanlar hayatın zorluklarıyla baş edemez, sorumluklarını sırtlanamaz, istemediği kaldıramadığı yükle yüklendiklerinde bununla baş edemezler ve belki bilerek belki bilemeyerek deliliğin getirdiği rahatlık içerisinde yaşamayı tercih ederler ya iste Muharrem öyle birisiydi.

Hayatında neler yaşadı, hangi zorlukları göğüsleyemedi de bu hale geldi çok fazlasıyla bilemiyoruz ancak Muharrem bir çoğumuzdan daha zekiydi.

Ben Muharrem’i Vizontele filimindeki “Deli Emin”e benzetirdim, tıpkısının aynısıydı aslında. Köydeki bütün tamir bakım işleri Muharrem’den sorulurdu. Her türlü elektronik eşyaların, ATV denilen motorların tamir bakımını en iyi Muharrem yapardı. Öyle parada gözü falan da yoktu. İki bira ısmarlayanın her türlü eksiğini gediğini tamamlardı. Muharrem Evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, TIR şöförlüğü yapmış birisiydi. Fakat hayatla baş edememiş ve herşeyden vazgeçerek kendisini Hubyar Köyüne atmıştı.

Kötü huyu içkisiydi, içince de dertlenir, dertlenince öfkelenir, öfkelenince de onu öfkelendirenlere saydırırdı. Ama bir gün sonra yaptıklarından pişman olup özrünü de dilemesini bilirdi.

Bir köy bir delisine(!) sahip çıkamadı ve Muharrem öldürüldü. Muharrem’in neden öldürüldüğünü bilemiyoruz, konu henüz soruşturma aşamasında ancak nasıl öldürüldüğünü biliyoruz.

Ayakta duramaz haldeyken, alkollüyken, havanın karanlığında puslu zamanı kollayan çakallar misali bir saldırıyla öldürüldü Muharrem.

Saldıran kişi ya da kişiler (Henüz netleşen bir şey olmadığı için böyle yazıyorum) sopayla vurmuşlardı Muharrem’e, dövmek için değil hunharca öldürmek için. Kafasında ve bacağında kırılmadık kemik kalmamış ailesinin söylediğine göre, gece birileri doktora yetiştirmişler ama nafile yaklaşık iki hafta dayanabildi Muharrem ve dün gece yaşamını yitirdi.

Ailesi, köyde herkes olayı ört bas etme gayretinde diyor. Ne de olsa öldürülen Muharrem yani köyün delisi onlara göre. Kimse görmemiş, kimse duymamış Muharrem öldüresiye dövülürken.

Kimsenin durduk yere suçlanmasını istemeyiz, ama bu kadar vahşileşmiş ve kasten bir Can’ı katledeni de koruyup kollayamayız. Her kim ne biliyorsa, ne görmüşse, ne duymuşsa bunu anlatmak durumundadır.

Hubyar Köyü bir Alevi köyüdür, sadece Alevi köyü değil aynı zamanda bir Alevi İnanç merkezi Ocak Merkezidir. Hubyar Köyünde böyle bir cinayetin işlediğine hiç tanık olunmamıştır. Yaklaşık elli yıl önce kaza ile işlenmiş bir cinayet vardır ancak bu ondan çok farklıdır. Bu cinayetin aydınlanması hepimizin boynunun borcu ve görevidir. Ocağımız, İnancımız ve İtikatımızın gereğidir.

Kim ki bildiği bir şey olduğu halde susuyorsa bu cinayetin bir ortağı konumundadır. Bu herşeyden önce vicdani bir sorumluluktur.

Şimdilik bunları söyleyebilirim, belki konu aydınlığa kavuşunca söyleyecek başka şeylerimiz de olabilir.

Oğlu’na, kardeşlerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağolsun.

Seni özleyeceğiz Muharrem.. .

31.10.2019

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu