Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne muhalefet şerhi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, 2/4260 Esas Numaralı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘ne muhalefet şerhi düştü. İktidar tarafından söz konusu kanun teklifinin alelacele bir şekilde Meclis’ten geçirilmek istendiğini belirten Kenanoğlu, teklifin tüketici haklarının korunması açısından yeterli olmadığını belirterek geliştirilmesi için tüm muhatapları ile geniş bir zaman diliminde tartışmaya açılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Muhalefet şerh metni aşağıda yer almaktadır.
MUHALEFET ŞERHİ
2/4260 Esas Numaralı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin muhalefet şerhimiz aşağıdadır.
Usule ilişkin değerlendirme
Neredeyse her hafta bir kanun teklifinin görüşüldüğü, getirilen kanun teklifinin incelenmesine zaman tanınmayan, yine bir acelecilikle komisyona getirilen yeni bir kanun teklifi ile karşı karşıyayız.
Komisyon üyelerine 08/03/2022 Salı günü saat 20.00’de mail olarak gönderilen ve üzerinden bir gün dahi geçmeden saat 13.00’de toplantı çağrısı yapılan bu kanun teklifinin görüşülmesinin istenmesi, neredeyse görüşülmeden komisyondan geçirilmesi talebine denk düşmektedir.
Getirilen kanun teklifine çok kısa sürede bakılabildiği kadarıyla olumlu düzenlemeler bulunmakla birlikte, bu şekilde kanun yapma tekniğinin demokratik işleyişle ilgisi olmadığını daha önceki uygulamalarınızda da dile getirdiğimiz gibi bir kez daha ifade etmekten imtina etmeyeceğiz.
Görüştüğümüz kanunların toplumun ilgili kesimlerinin temsilcileri olan odalar, sendikalar, dernekler veya demokratik kitle örgütlerinin görüşleri alınarak yapılması gerekliliğini buradan bir kez daha vurgulamak gerekiyor.
Böylesine önemli ve bütün toplum kesimlerini ilgilendiren kanunlar hakkında düzenleme yapılırken, hiç olmazsa ilgili uzmanlar tarafından incelemesine zaman tanınması gerekirken, tam aksine alelacele bir gün içerisinde değerlendirilmesi ve görüş bildirmesinin istenmesi, muhalefetin demokratik süreçlere katkı sunmasına dahi tahammül edilememesinin bir başka göstergesidir.
Genel değerlendirme
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, genel olarak tüketicileri korumaya yönelik tedbirlerin alınması, tüketicilerin hak arama yollarının kolaylaştırılması, tüketicilerin bilgilendirilmesine ağırlık verilmesi, Tüketici Hakem Heyetlerinin etkililiğinin artırılması, tüketici ve konut kredilerinde tüketicilerin ödedikleri ücret ve masrafların iadesinin kolaylaştırılması, kredi nedeniyle katlandıkları maliyetlerin azaltılması, internet ortamındaki aracı hizmet sağlayıcıların tüketicilere karşı sorumluluklarının belirlenmesi, devre tatil satışlarında yaşanan mağduriyetlerin önlenmesi ve ekonomik ömrü tamamlanmış ürünlerin tekrar ekonomiye kazandırılması gibi düzenlemeler içermektedir.
Şu bir gerçektir ki; hakikaten tüketicinin korunmaya ihtiyacı vardır!
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu ekonomik buhran ortamında, vatandaşlarımızın her gün zam haberleri ile uyandığı güne akaryakıt, sıvıyağ, ekmek kuyruklarıyla beraber alım gücünün gittikçe zayıfladığı, geçim sıkıntısı nedeniyle intiharların yaşandığı bu dönemlerde gerçekten tüketicinin daha fazla korunmaya ihtiyacı vardır.
Türkiye ciddi bir ekonomik kriz sarmalına kapılmış ve yönünü bulamaz hale gelmiştir. Benzin mazot fiyatlarına her gün yapılan zamlar, elektrik, doğalgaz fiyatlarına getirilen astronomik artışlar ve bunların tüm fiyatlara yansıyan zorunlu maliyetler nedeniyle gıda ürünlerine gelen fiyat artışları vatandaşları açlıkla sınanır noktaya taşımaktadır. İktidar ise gıda, akaryakıt, enerji fiyatlarına gelen zamları marketçiler, dış güçler ve muhalefetin üstüne yıkma manipülasyonu ile kendini temize çekme gayreti içindedir.
Getirilen bu kanun teklifinde tüketici lehine düzenlemeler olmasına rağmen, teklifin daha da genişletebileceği, kamuoyundan gelen taleplerin dikkate alınması gerektiği, eklenmesi gereken hususlar olabileceği ve eksikler bulunduğu yönündeki görüşlerimiz ne yazık ki dikkate alınmamaktadır.
Konunun muhatabı olan tüketici hakları dernekleri veya federasyonların mutlaka bu kanun teklifine ilişkin öneri ve görüşleri vardır ancak, bunların görüşlerinin alınmasına dahi gerek duyulmamıştır.
Örneğin, bu kanun teklifinde kamuoyunda çokça gündeme gelen, vatandaşların sıkça şikâyette bulunduğu açma-kapama bedellerinin alınmamasına yönelik bir düzenlemenin bulunmaması bir eksikliktir. Eğer bu yönetmelikle düzenlenebilir deniliyorsa bugüne kadar neden düzenleme yapılmadığı meşru bir sorudur, yine de bu kanuna bir ek madde konularak bu sorunun tümden çözüme kavuşturulması mümkündür.
Diğer taraftan, yine önceki dönem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının doğal gaz sayaçları için aldığı 300 dolar 2013 yılından beridir bütün girişimlere rağmen geri ödenmemektedir. Nedeni ise sayaçlar için alınan ücrete ‘güvence bedeli’ yazılmadığı gösterilmektedir. Eğer gerçekten tüketici korunacaksa bu haksızlığın giderilmesi için bizi veya sizi engelleyen nedir? Bununla ilgili bir düzenleme yapabilmek çok mu zordur?
Bunun gibi gözden kaçabilen başka konularda da teklifin incelemesine zaman tanınması halinde ortaya çıkabileceğini kimse yadsıyamaz.
Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi ne ifade ediyor?
1985 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda “Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü”nün önerisi ve oy birliği ile kabul edilen, “TÜKETİCİ HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ” ilan edilmiş “15 MART” tarihi “DÜNYA TÜKETİCİLER GÜNÜ” olarak kabul edilmiştir. Türkiye’nin de imza atmış olduğu ve Tüketicilerin Uluslararası Anayasası niteliğindeki evrensel kabul görmüş tüketici hakları şunlardır.
1. Temel İhtiyaçların Karşılanması Hakkı
2. Sağlık ve Güvenlik Hakkı
3. Bilgi Edinme Hakkı
4. Eğitilme Hakkı
5. Zararların Tazmin Edilme Hakkı
6. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı
7. Ekonomik Çıkarların Korunması Hakkı
8. Seçme hakkı
9. Örgütlenme, Sesini Duyurma ve Temsil Edilme Hakkı
Evrensel insan haklarından olan Tüketici Hakları, Anayasanın 172. maddesinde yer alan “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder” hükmü ile 88 maddeden oluşan ve 2013 yılından bu yana 8 kez değişikliğe uğrayan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve bu kanuna istinaden çıkarılan uygulama yönetmelikleri ile devlet güvencesi altına alınmıştır.
Hızla gelişen teknolojik imkanlar, değişen tüketici tercihleri, artan tüketim harcamaları ve bireysel kredi kullanımının yaygınlaşması, alıcılarla satıcıları daha sık karşı karşıya getirmekte ve çözümlenemeyen tüketici sorunlarının sayısı her geçen gün artmaktadır.
Bilinçli bir tüketici, sağlıklı bir ekonominin temelidir. Ancak, haklarımızı bilerek ve gıdamıza sahip çıkarak doğamızı, kaynaklarımızı, ekonomik gücümüzü koruyabiliriz. Bütün dünyada tüketici haklarının daha da ileriye götürülmesi, bu haklara saygı gösterilmesi ve piyasalardaki tüketici aleyhine uygulamalara karşı tüketicilerin seslerinin duyulması çok önemlidir.
Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesinin Temsil Edilme, Örgütlenme, Sesini Duyurma başlıklı 9. maddesinde; Yukarıda sayılan hakların kullanılabilmesi, tüketicilerin haklarını koruyabilmeleri, mağduriyetlerinin giderilmesinde bir araya gelerek güç birliği oluşturmaları ve hükümetlerin ekonomik ve siyasi politikaların da dikkate alınma ve kamu kurumlarında temsil edilebilmesi ile mümkün olabileceği yazılmaktadır.
Ancak ne gariptir ki; Türkiye’nin de imza atmış olduğu Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesinin 9. Maddesi hükmü kapsamında, tüketicilerin kendilerini ilgilendiren kanunların düzenlemesinde temsil edilme hakkına dahi riayet edilmeyerek tüketici hakları ile ilgili bir kanun yapılırken tüketici haklarının temsilcileri bu toplantıya çağrılmayarak, talepleri alınmayarak, görüşleri dinlenmeyerek bu hak bile ihlal edilmektedir.
Komisyona son anda duyum alarak katıldıklarını belirten sınırlı sayıdaki tüketici hakları savunucularının, kanun teklifini incelemeye vakitleri olmadığı, kendilerine süre tanınması talepleri ise komisyon tarafından dikkate alınmamış ve karşılanmamıştır.
Maddelere ilişkin değerlendirme ve öneriler:
Söz konunu kanun teklifinin 6. Maddesi ile 6502 sayılı Kanunun 44. maddesine getirilmek istenen değişiklik önerisinde; Ön ödemeli konutun sözleşmede taahhüt edilen süre içinde tüketiciye teslim edilmesinin zorunlu olduğu, ancak bu sürenin her halükârda sözleşme tarihinden itibaren 48 ayı geçemeyeceği, öngörülmektedir. Önceki kanun metninde 36 ay olan bu sürenin tüketiciyi korumakla ilgili bir hüküm olmadığı, müteahhidi koruyucu bir hüküm olduğu değerlendirilmektedir. Müteahhitlerin konut teslim süresine uymamasındaki 36 aylık sürenin 48 aya çıkarılması, konut mağduriyeti yaşayan vatandaşların sayısını artıracağı endişesini akla getirmektedir.
Kanun teklifinin 15. Maddesinin son fıkrası ile getirilmek istenen değişiklik önerisinde; 6502 sayılı Kanunun 58. Maddesinin beşinci fıkrası hükümlerine aykırı harekete edenler hakkında idari para cezası öngörülmekle birlikte, bu aykırılığın internet ortamı üzerinden gerçekleştirilmesi hâlinde, ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak erişimin engellenmesine Reklam Kurulu tarafından karar verilebileceği, ancak, teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümünün kapatılmasına karar verilebileceği düzenlenmektedir.
Bir internet sitesi yayınının tümden kapatılmasına Reklam Kurulunun karar verebilmesinin doğru bir uygulama olmayacağı ortadadır. Yargı kararları ile uygulanması gereken bir hususun bürokrasiye bırakılması kabul edilemez. AKP iktidarının önceki pratiklerinden, yaklaşımlarından, uygulamalarından, RTÜK cezalandırılmalarından edindiğimiz tecrübe şudur ki; iktidara muhalif yayın ya da reklam yapan veya rakip ticari firmaların rekabetinde siyasi saiklerle bir internet sitesinin kolaylıkla kapatılabilmesine yeni bir kapı aralanmaktadır. Reklam kuruluna bu yetki verilmemelidir, eğer gerçekten bir suç isnadı varsa bunun mahkeme kararına bağlanmasının doğru bir yol olacağını belirtmek gerekir.
Diğer taraftan, elektrik, doğal gaz, su, telefon ve GSM şirketleriyle internet sağlayıcı şirketler dâhil bu ve benzeri hizmetleri sağlayan şirketlerin açma kapama bedeli altında bir ücret talep edilmemesi yönünde verdiğimiz önergeye ilişkin, komisyonda bu hususta yönetmelikle düzenleme yapılabileceği yetkililer tarafından ifade edilmiştir. Ancak, bunun bir oyalama taktiğine dönüşme riski var ise bu kanuna bir ek madde konularak bu sorunun tümden çözüme kavuşturulması yönündeki önerimiz geçerliliğini korumaktadır.
Ayrıca, tüketicilerin korunmasına yönelik getirilen bu kanun teklifine kamuoyunda çok tepkilere ve şikayetlere konu olan HGS geçişlerinde uygulanan 4 katı ceza miktarının düşürülmesi yönünde bir ek madde konulmasının yerinde olacaktır. Çünkü öngöremediğiniz bir aksaklık nedeniyle HGS’niz okunmadan geçerseniz kaçak geçiş gibi değerlendirilip 4 katı ceza ödemek zorunda kalınabilmektedir. Eğer cezadan haberdar değilseniz bu ceza katlanarak çok yüksek meblağlara ulaşmaktadır.
Kamuya ait benzer geçişlerde kamu faizi uygulanıyorken, yap-işlet-devret modeli köprü ve otobanlarda örneğin HGS’niz çalışmıyorsa hemen “4 katı” cezaya maruz kalınabilmektedir. Daha önce de 10 katı şeklinde uygulanan bu ceza miktarı 2018 yılında 4 katına düşürülmüştür. Dolayısıyla tüketicinin korunması açısından bu ceza miktarının 6001 sayılı Kanunun 30. Maddesinde yer alan 4 katı ifadesinin 2 katına düşürülmesi ile, sürücülerin ödemek zorunda kaldığı çok yüksek cezaların bir nebze azaltılmasına imkân sağlanabilecektir.
Tüketicilerin bu ve benzeri birçok mağduriyet yaşadığı hususlar olduğu aşikardır. Dolayısıyla bunların titizlikle yapılacak bir çalışma sonucunda ortaya konularak, kanun teklifine eklenmesi gerekirken, böyle bir zamanın veya böyle bir imkânın ne bize ne de konunun muhatabı olan tüketici hakları örgütlerine tanınmaması, komisyonda da dile getirdiğimiz gibi büyük bir eksiklik olup bu yönde bir yaklaşım gösterilmemesi iktidarın alışılagelmiş uygulamalarının başka bir örneğidir.
Bütün bunlara göre bu Tüketici Koruma Kanunu’nu daha da geliştirmek ve tüketici lehinde düzenlemeler yapmaya devam edilmesi gerektiği için bu düzenlemelerin olumlu ama yeterli olmadığını, dolayısıyla konunun tüm muhatapları ile geniş bir zaman diliminde tartışılmasına imkân tanınması gerektiğini bir kez ifade etmek gerekiyor.