Konuşmalar

Kenanoğlu: Memur sendikalarına getirilen barajı kabul etmiyoruz!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, Türkiye Büyük Milet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda konuştu. Yalnızca %2 barajını geçen sendikaların toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanması gerekçesiyle siyasi iktidarın teklif sunmasına teki gösteren Kenanoğlu, söz konusu düzenlemenin örgütlenme özgürlüğünün önünde engel oluşturacağını ifade etti.

Konuşma videosu ve tutanak metni aşağıda yer almaktadır. 


15.12.2022 tarihli SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU

Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Tabii, Türkiye’de sendikacılık hakkı büyük bedeller ödenerek kazanılmış, elde edilmiş bir haktır yani sendika kurabilmek, sendikalı olabilmek ya da sendikal hayatı oluşturabilmek. Kendisi zaten büyük bedeller ödenerek oluşturulmuş, birçok sıkıntılar, sorunlar, katliamlar yaşanmış; bu hakları elde edebilmek, birtakım hakları kullanabilmek için de çok sayıda can kayıpları yaşanmış.

Şimdi, burada, tabii, AKP’nin sivil hayatı kontrol etme derdi var yani bunu başından beri de böyle yapıyor. Bu sorun, okul aile birliklerine kadar inmiş durumda. Bu aileler ile okul arasındaki derneklerde dahi “Bizden yana olsun, bizim kendimizden olsun.” yani tabiri yerindeyse “Yandaş olsun.” anlayışı okul aile birliklerine kadar indirilmiş durumda.

Tabii, sendikal alan boş bırakılır mı? Hele hele memur sendikaları, tümüyle devletin içerisindeki bürokraside, kadrolarda, devlet kadrolarında yer alan memur sendikaları da doğal olarak bundan nasibini almış durumda. Dolayısıyla, bir yandaş sendikacılık, sarı sendikacılık meselesi ortaya çıkmış, bunu çok net bir şekilde görüyoruz. Biz, Amasra Maden Komisyonunda bu sarı sendika meselesini tartıştığımızda ben orada öğrendim ilk defa, bu “Sarı sendika nedir, ne değildir?” deyince. Fransa’da 1899’da işçiler greve çıkıyor, işverenler grevi kırmak istiyor ve desteklediği birtakım işçilere yeni bir sendika kuruyor ve bunları da iş yeri sahası içerisinde sarı boyalı bir binaya taşıyor. İşverenin yanında yer alan, işverenin çıkarlarını gözeten, onlara göre hareket eden; çalışanına, üyesine, emekçisine göre hareket etmeyen, işverenin çıkarlarını esas alan sendikaların hepsine o günden bugüne “sarı sendika” denilmiş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sarı boyalı binadan dolayı.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Evet, sarı boyalı binadan dolayı çünkü işveren o binayı vermiş onlara.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Yeleklerinden zannediyorduk.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kendi kurdurduğu sendikaya binayı vermiş, o bina da sarı boyalıymış; sarı sendika hikâyesi oradan başlamış. Ben de tabii, yeni öğrendim.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Biz de şimdi öğrendik.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ben sendikacı değilim, ben de o vesileyle öğrenmiş oldum o günden bugüne. İşveren yanlısı, sermaye yanlısı, devletin, iktidarın güdümünde olan sendika demek yani sarı sendika bu anlama geliyormuş.

Şimdi, tabii ki sendikanın kendi üyelerinin yani memursa memurların, işçiyse işçilerin haklarını korumak üzerine kurulu olması gerekiyor. Şimdi, burada sendikalar bir yarış yapacaksa, sendikacılar kendi arasında bir tartışma yaşayacaksa bunun grev ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkını elde etmek üzerine kurulu olması gerekiyor. Ama ne ilginçtir ki şöyle bir şey var: Bir kıskanç komşu hikâyesi vardır. Eminim, birçoğunuz biliyorsunuzdur, kıskanç komşu hikâyesi şöyledir: Kıskanç, çekemez, fitne fesat bir komşu var. Bu, bütün komşularına karşı, özellikle de yanındaki komşuya karşı böyle bir duygu besliyor. Sonra, rivayet bu ya, işte Hızır bir gün bu komşuya ayan oluyor, beyan oluyor ve “Söyle, benden ne istersin? Ama bir şartım var, benden ne istersen onun 2 katını komşuna yapacağım, ona göre iste benden.” diyor. Bu kıskanç, fitne, fesat komşu diyor ki: “Benim bir gözümü kör et.” Niye? Çünkü komşusunun iki gözünü kör edecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Devam edin, buyurun.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Şimdi, gelinen noktada, şu anda bu yasanın geçmesini isteyen sendikaların burada yapmış olduğu bu kötü komşuluk yani fitne, fesat, “Onlar büyümesin, onları kes, törpüle, yeter ki ben büyüyeyim.” Şimdi, bunun yerine grev hakkı, toplu sözleşme hakkı, bunun üzerine kurulu bir iktidara baskı kurulması gerekir. Eğer böyle bir gücünüz varsa, en büyük sendikaysanız, en büyük imkânlara sahipseniz, en örgütlü yapıysanız bu konudaki gücünüzü iktidara karşı bunun için kullanın çünkü zaten kuruluş amacınız belli, sizin üyelerinizin hakkını korumak ve kollamak üzerine olması gerekiyorsa yapmanız gereken bu. Ama siz ne yapıyorsunuz? Siz burada diğerlerini törpüle, kırp, kes, onlara baraj koy, onlar büyümesin, ben büyüyeyim; ya, bu, fitne, fesat komşu hikâyesinden başka bir şey değil.

Şimdi, burada şöyle bir şey var: Tabii, getirilen gerekçeleri ben ilk gün de anlattım kendi cephemden. Yani bu gerekçeler suistimal ediliyor meselesi… Ya, suistimal mutlaka ediliyordur, mutlaka suistimal edenler vardır. Sırf suistimal etmek için kurulmuş sendika olabilir mi? Vardır, belki böyle de vardır, ben bilmiyorum, tanımıyorum. Olabilir ama bu konuyla ilgili yasalar var, kanunlar var, kurumlar var, denetim mekanizmaları var. Yani Türkiye’de hiçbir kurum özerk, bağımsız değildir, her bir kurum bir başka yere bağlıdır; işte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına -ne bileyim- bulundukları alanlarda İçişleri Bakanlığına bağlı olan kurumlar, kuruluşlar var. Yani sendikalarla ilgili bu tür sorunların ve sıkıntıların bu denetim mekanizmalarıyla aşılması gerekirken yasak getirme, törpüleme ya da baraj getirerek birtakım haklarını elinden alma üzerine kurulu bir sistem oluşturuluyor ya da buna gidiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Ali Bey, devam edecek misiniz?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Tabii, tabii.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Ne kadar?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ben tekim, bizden başka kimse yok zaten.

Dolayısıyla, burada şu da çok ilginç: Adalet ve Kalkınma Partisi, demokrasi, özgürlükler, örgütlenme, hak, hukuk, adalet şiarıyla iktidar oldu, bunun prim toplayacağını, buradan destek alacağını bilerek bu söylemlerle iktidar oldu. Yani birtakım iyi şeyler yaptı tabii; örneğin, yüzde 5’lik bu engel, sendikaların önündeki baraj meselesini sıfırlayarak da o dönemde iyi bir şey yaptı ama şimdi gelinen noktada başka bir şeye evrildiniz ve en çok yasakçı, en çok engelleri getiren, toplumun örgütlenme hakkını elinden alan ve bu konuda bütün yasakçı anlayışları uygulayan bir yere evrildiniz ve şimdi bunun bir yansıması olarak da sendikalara baraj getiriyorsunuz, yüzde 2 barajını.

Bir taraftan da rüşvetle yandaş oluşturulmaz; böyle bir şey, mantık var mıdır ya? Vallaha, bunlar ilk önce sizi satarlar ya çünkü parayla size yandaş oluyorsa önce sizi satar bunlar yani bundan emin olun çünkü bir gönül bağlılığı yok, parayla gelecek bunların hepsi çünkü para vereceksiniz, sizin sendikanıza, bu sendikalara üye olanlara fazla para vereceksiniz ve parayla bunları satın alacaksınız. Parayla satın alınan bir insandan size hiçbir fayda gelmez ve bu sendikalara da bu insanlardan, bu üyelerden fayda gelmez; ilk önce de bu iktidarı satarlar yarın öbür gün ilk tökezlediğinde. Hani demişler ya, bizim Anadolu’da bir söz var öküz ölünce yani yere düşünce bıçağı kapan çok olur diye. Vallaha, önce bunlar bıçağı alıp, kapıp gelirler, haberiniz olsun. Dolayısıyla, bunlara fazla güvenmeyin.

Şimdi, değerli arkadaşlar, netice itibarıyla bir taraftan da şöyle bir şey var; bunlara bir rüşvet yani para mevzusunun getirilmesi şöyle bir eşitsizliğe, adaletsizliğe de yol açıyor: Bu iktidar milletvekilleri ile muhalefet milletvekillerine farklı maaş vermek gibi bir şey bu yani; böyle bir şey olabilir mi? Yani hepimiz aynı hizmeti yapıyoruz, sonuçta aynı ücreti alıyoruz ya da aynı haklara sahibiz en azından hukuk önünde yani fiiliyatta, uygulamada öyle değiliz yani bunu biliyoruz. Aynı maaşı alsak da diğer anlamda haklarımızın eşit olmadığını biliyoruz.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Aynı kapıdan geçiyoruz ağabey.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kapı, kapılar farklı hocam.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Aynı kapıdan geçiyoruz ya.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yok Fuat Vekilim, kapılar da farklı biz biliyoruz.

Şimdi, dolayısıyla bu iş doğru bir yaklaşım değildir. Sendikalar arasında eşitsizliğe neden olacak bir öneriyi getirmek en çok da sizi vuracaktır. 300 bin, 400 bin kişiden bahsediyor arkadaşlar, bu 300 bin, 400 bin kişinin aileleri var. Bütün bunları da düşündüğünüz zaman bu yasa geçerse eğer vallahi de billahi de bundan önce etkilenecek olan, ilk etkilenecek olan iktidar siz olacaksınız çünkü bu insanlar, bütün aileleriyle birlikte bu yasanın nasıl geçtiğini, burada kimin ne anlattığını, neyi savunduğunu illaki gideceklerdir ailelerine, etrafına, çevresine, üyelerine anlatacaklardır. Ben sizin yerinizde olsam hiç bunu tartışmaya getirmeden bu maddeyi çekerim ve böylelikle muhalefetin elinden de böyle bir kozu almış olurum. Siz bilirsiniz yani bu konuda eğer ısrar ederseniz valla bizim için hava hoş ama tabii ki…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Söyledim, mutlu oluruz.” diyorsun.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır mutlu olmayız. Şundan dolayı mutlu olmayız: Sonuçta biz örgütsel hayatın gelişmesini, emekçilerin, memurların sendikal hayat içerisinde haklarını elde etmeleri için mücadele etmelerini ve demokratik hayatı destekleriz. Bu anlamıyla asla mutlu olabileceğimiz bir şey değil ama sizin gidişinizi kolaylaştıran bir şey olur, o başka bir şey.

Bu arada tabii sendikaların örneğin miting yapma haklarını, gösteri yapma haklarını da engelliyorsunuz bir taraftan. Hani bir taraftan böyle yapıyorsunuz, diğer taraftan da… Biraz önce arkadaşlar ilettiler, örneğin Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) bütçeye ilişkin 17 Aralıkta Ankara’da miting kararı almış, bunu Valilik engellemiş, yasaklamış Valilik yani. Bir sendikanın miting yapma hakkı, gösteri yapma hakkı, bütçeye ilişkin söz söyleme hakkı hangi mantıkla engellenir? Bu durumu protesto etmek için de yarın saat 12.30’da Meclis Çankaya kapısı yanındaki parkta basın açıklaması yapacaklarmış. Sendikaların demokratik taleplerini ortaya koymasına yasak getirilmesini kabul etmiyoruz. Bu baskıcı, yasakçı ve antidemokratik uygulamaları da kınadığımızı ifade etmek isteriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Son bitiriyorum.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Buyurun Ali Bey.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Dolayısıyla halkın örgütlenmesinden, kendi demokratik haklarını oluşturmasından gocunmamamız gerekir. Sonuçta her birimiz bulunduğumuz alanlarda iş hayatı içerisinden, memuriyet hayatı içerisinden de gelen insanlar var, bundan kaynaklı olarak sendikaların arasındaki rekabete girmemiz gerekiyor. Sendikaların kendi aralarındaki demokratik mücadele haklarına biz taraf olmayalım. Sendikalar kendi yarışlarını kendisi yapsınlar. Bu yarışları da kendi üyelerine yönelik haklar mücadelesine dönüştürsünler. Üye olacak insanlar da bunun üzerinden üye olmaya karar versin ya da üye olmamaya karar versin. Bu işi bir rüşvete dönüştürerek yandaş sendikaları, sarı sendikaları destekleyici bir noktaya düşmeyelim diyorum.

Teşekkür ediyorum.

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu