Yazılar

Alevilerin İslam’ı

Alevilerin İslam’ı

Bu tebliğ Süleyman Demirel Üniversitesi – İlahiyat Fakültesinin 29-30 Mayıs 2009 tarihlerinde yapmış olduğu ”Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı” başlıklı toplantısında sunulmuştur.

Alevilik, kimine göre Hz. Muhammed’ in Hakka Yürümesinden sonra yaşanan ayrışmalardan oluşmuştur. Kimine göre Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri inançtır, kimine göre ise 10 bin yıldır Anadolu’ da var olan bir inançtır. Kimlilerine göre de daha farklı şekillerde ortaya çıkmıştır.

Ne zaman nereden geldiği, nasıl oluştuğu tartışıla dursun herkesin kabul ettiği bir gerçekliktir Alevilik.

Bu gerçekliliğin kabulü ile birlikte bu kimliğin ne olduğu, inanç esaslarının nelerden ibaret olduğu ve en önemlisi de İslam’ la ilişkisi de yüz yıllardır tartışmaktadır.
Alevilerin büyük bir çoğunluğu yüzyıllardır kendilerini İslam’ın içinde hata özü esası olarak görmektedirler.

Fakat burada nasıl bir İslam tanımlanmakta ve yorumlanmakta ve uygulanmaktadır. Yani Aleviler nasıl bir İslam’ın içindedirler.

Alevilere göre İslam ve onun kutsal kitabı kuran Hz. Muhammed’ in hakka yürümesinden sonra müdahalelere uğramış ve aslının dışına çıkartılarak değiştirilmiştir.
Alevilere göre Kuran; Ömer, Osman ve Özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirilmiş, birçok ayeti, sayfaları yakılmış, yok edilmiştir. Böyle inanmaktadır Alevi toplumu. Bu nedenle de bizim kuranımız ‘’Telli Kuran’’ ve ‘’Kuranı Natık’’ demektedirler. Ozanların, pirlerin deyişleri, duvaz imamları, sözlerini kuranın ayetleri olarak kabul etmektedirler.
Alevilere göre, Emeviler ve Abbasiler gerçek İslam’ı yok sayıp, 4 mezhepten oluşan bir Sünni anlayış ortaya koymuştur İslam adına. Hatta 1836 yılında İdamla yargılanan ve Alevilerin Ser çeşme Mürşidi, İnanç Önderi olan Hamdullah Çelebi, Sünniliğe İslam denilemeyeceğini ve Sünniliğin yapmış olduğu ibadet ve inanç esaslarının da kabul edilemeyeceğini söylemektedir.[1] Aleviler bu şekilde bakmaktadırlar Sünniliğe ve onun inanç şekillerine.

Aleviler Camiyi ve mescidi değil, Cemevi ve Dergâhları kendisine ait ibadethane olarak görmektedirler. Şekli anlamda bilinen ve Camilerde eda edilen Namazı değil, Cem evlerinde ve dergâhlarında yaptığı cemi ibadet olarak kabul etmektedirler. Ramazan Orucunu değil, Hızır ve Muharrem Orucunu oruç olarak kabul etmektedirler. Kâbe’yi, kıbleyi İnsanın cemali olarak gören ve bu sebeple de İbadetinde yönünü İnsana dönen, yaradılıştan, ölüme kadar bütün yaşam ve uygulamalarında Sünni anlayışının belirlediği ve olmazsa olmazlarını ret eden bir toplumdur Aleviler.

Müziği ret eden bir İslam anlayışı karşısında, bağlamayı ve kemanı ibadetin içine sokmuştur. Resmi kabul etmeyen, hele hele ibadet edilen yerde resme ve heykele kesinlikle yasak koyan bir uygulamaya karşı tüm ibadethanelerinde kendince kutsal saydığı değerlerin resimlerini asmıştır duvarlarına, heykellerini yaptırmış koymuştur. Kadınlı erkekli.
İbadette kadınla erkeğin kesinlikle yan yana duramayacağını kabul eden bir inanışın aksine tüm ibadetlerini kadın erkek aynı mekân içinde yapmaktadır Alevi toplumu.
Kimilerinin cümbüş, kimilerinin dans diye nitelediği semahını da kadınıyla erkeği birlikte dönmektedir.

İçkiyi bırakın İbadetinde, günlük yaşamda bile haram kılan bir inancın aksine, “Dolu ve Dem” diye nitelediği içkisini duralayarak içmektedir Alevi toplumu. Kimi bölgelerde Cem İbadeti esnasında da dem olarak alınmaktadır.

Peki, Dünya genelinde bilinen Türkiye de de Devletin Resmi Dini Kurumu (Diyanet) tarafından da kabul edilip uygulanan bu İslam’ ı, İslam’ın 5 şartını, onun şekli ibadetini ve ibadethanelerini kendi ibadethanesi olarak (Cami, mescit) kabul etmeyen bu Alevi toplumu nasıl bir İslam’ ın içindedir. Nasıl bir İslam’ a İnanmaktadırlar.
Aleviler İslam’ın özünü taşıdıklarını ve yansıttıklarına inanmaktadırlar. Kırklar Ceminde Kadınlarla erkeklerin birlikte can olduklarına ve ilk semahı, üzüm tanesinin ezilip engür eylenmesiyle oluşan Dem i alan Hz. Muhammet Mustafa’ nın döndüğüne inanmaktadır.

Aleviler İslam’ ı Hak Muhammet Ali inancı olarak görmektedirler. Bu İslam’ da İbadethane Cemevi ve Dergâhlardır. Yeryüzündeki her mekândır. Her alandır. Toplu İbadet Cem dir.

Alevilerin İslam’ın’ da; Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde – Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde – Noksanlıkta, eksiklikte senin görüşlerinde… Diyen Hace Bektaş Velinin dediği gibi görmektedir. Bu İslam’da Kadınını ve erkeğini günlük yaşamında yanından ayırmayan Alevi toplumu ibadetinde de yanından ayırmamaktadır. Onunla Can olmaktadır.

Enel Hak Felsefesiyle, “ölüm yoktur Hakka yürümek, Hak katına ulaşmak vardır” inancıyla, “Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri, sen isteyene ver onu, bana seni gerek seni” deyişinde Yunusun dediği gibi bir öbür dünya ya bakan bir İslam’dır, Alevilerin içinde olduğu İslam.

Alevi Kimliğini oluşturan İnançsal yapı bunlardır. Bu topluluğun bu şekilde inanıyor olmasından kaynaklı olarak yüzyıllardır yaşadığı topraklarda katliamlara uğramışlar, dışlanmışlar, baskı altında tutulmuşlardır. İslam olarak görülmemişlerdir.

Osmanlı Belgelerine göre, Pir Sultan Abdal’ın katlini vacip kılan resmi gerekçeler özetle şunlardır: [2]

1- Pir Sultan dinsiz, namaz kılmıyor ve oruç tutmuyor
2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.
3- Müslümanlara ‘Yezit’ diyor ve şarap içiyor.
4- Kura’n ve İslam Peygamberi hakkında uygunsuz sözler söylüyor.
5- İslamiyet’in ilk üç halifesine sövüyor.
6- Peygamber hanımı Hz. Ayşe’ye hakaret ediyor.
7- Cem Ayini gibi gizli toplantılar yapıyor.
8- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden bir devlet düşmanı.
9- Rafızî kitaplar bulunduruyor okuyor ve okutuyor.
10- Saz ve Çalgı çalıyor törenlerde semah dönerek oyun oynuyor.
11- Törenlerde ve dışarıda haremlik selamlık kuralına riayet etmiyor.
12- Mehdi-i Zaman (Zamanın Mehdisi) gelecek propagandası yapıyor…

Bu sebepler Alevi toplumunun İslam’ ın gerçek uygulaması olduklarına inandıkları esaslardır.
Yine 1836 yılında İdamla Yargılanan ve daha sonra idam kararı verildikten sonra sürgün cezası ile cezalandırılan Hamdullah Çelebi’ nin suçları ise şöyle sıralanmaktadır;

1- Ehli sünnet yolundan ayrılmak Alevilik Bektaşilik gibi bir yol tutmak
2- Hak olan 4 mezhep dışında başka bir yola sapmak
3- Muaviye ve Yezit’ e Lanet okumak
4- Namaz Kılmamak ve Hace Bektaş Dergâhında toplu namaz kıldırmamak
5- Kuran okumamak ve Türkçe dua okumak
6- Allaha şekil vermek, insana benzetmek (Enel Hak)
7- Dergâhta deyiş söyleyen âşıkların Enel Hak diye deyişler söylemesi
8- Tövbe ederek günahların affolacağına inanmamak
9- Gayri Müslimlerle iyi diyalog içinde olmak, onlarla dergâhta muhabbetler etmek
10- Boşananın düşkün diye cezalandırılmasının şeriata aykırı tavır olması
11- Hac ibadeti, zekât, oruç ve namaz ibadetini şekil ibadetidir diye kabul etmemek
12- Hayrın Allah’ tan geldiğine ama Şer in Allahtan geldiğine inanmamak

Gerek Pir Sultan Abdal’ ın idam kararı, gerekse Hamdullah Çelebi’nin idam kararına bakıldığı zaman, bu idam gerekçeleri, Alevi toplumunun İslam diye inanıp uyguladığı ve kutsal kabul ettiği inançlar ve ibadetlerdir. Bu iki şahsiyetin Alevilerin İnanç Önderi, piri, mürşidi olması açısından örnek olarak ortaya koymak önemlidir.
Alevi kimliğini oluşturan inançsal esaslar bunlardır. Buradan yola çıkarak Alevilerin sorunlarına çözüm aramak gerekmektedir.

Oysa bu durum karşısında ne yapılmaktadır. Devlet, Hükümet ve Devletin resmi Kurumları “Biz İslam’ın içindeyiz ama ibadetimiz bu şekilde” diyen Alevilere, “siz çok haklısınız, siz İslam’ın içindesiniz ama size İslam yanlış öğretilmiş, gelin biz size doğru İslam’ı öğretelim, buyurun camiye, ramazan orucuna” diyerek başlıyorlar. Bu çağrının, söylemin kendisi Asimilasyoncu bir yaklaşımdır.

Diğer taraftan ise ’’ bizim inanç, ibadetimiz sizinkinden çok farklı eğer siz İslam sanız biz bu İslam’ın dışındayız, farklı bir inanç yapısıyız’’ diyenlere karşı da; “siz bölücüsünüz, siz din düşmanısınız, İslam düşmanısınız, Avrupa Birliği yandaşısınız, siz yeni bir din yaratmaya çalışıyorsunuz, ülkeyi bölmek, parçalamak istiyorsunuz” denmektedir.

Bu iki akış açısıyla Alevi toplumun sorunlarına çözüm aramak mümkün değildir.

Bu bağlamda sizlere ve kamuoyuna şunu öneriyorum;

1- İslam’ da büyük bir reform yapılacak; Bütün bu inanç yapısına sahip olan Alevi toplumunu, dönüştürme, başkalaştırma, Şiileştirme, Sünnileştirme çalışması yapmadan olduğu gibi, kabul ettikleri ve benimsedikleri inançsal yapılarıyla İslam’ın İçinde kabul edeceksiniz. İslam açısında çok önemli bir reform sayılacak bu adımı resmen atıp, bunu kabul edeceksiniz ve Aleviler üzerinde asimilasyon çalışmalarına son vererek Alevi toplumunun kendi İnançsal sistemini oluşturmasının önünü açacaksınız,

2- ‘’Böyle bir inancı İslam olarak kabul edemeyiz, sizin inancınız farklı bir inançsal yapıdır’’ deyip, Alevi toplumundan eliniz çekeceksiniz.
Alevileri camiye çekerek, onların sorunlarını cami içerisinde arayarak yapılacak çözüm önerileri gerçekçi olmadığı gibi, bu uğurda kellesini vermiş bir toplumun bunu kabul edeceğini beklemekte doğru değildir. Ayrıca bu yaklaşım, insan hak ve özgürlüklerine, din ve vicdan anlayışına, Bilime de aykırıdır.

Saygılarımla
Ali KENANOĞLU
Süleyman Demirel Üniversitesi – İlahiyat Fakültesi
Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı
Eğirdir – Isparta
DİPNOTLAR:
[1] Hamdullah Çelebinin Savunması – İsmail Özmen – Yunus Koçak. Ankara 2007

[2] – Ali Haydar Avcı, Osmanlı Gizli Tarihinde Pir Sultan Abdal ve Bütün Deyişleri

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu