KonuşmalarTBMM Faaliyetleri

Kenanoğlu: Liman işletme sürelerinin ihalesiz 49 yıla kadar uzatılması geleceğimize ipotek koymaktır!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, limanların işletme sürelerini ihalesiz olarak 49 yıla kadar uzatılmasını da içeren 8 maddelik kanun teklifinin komisyon toplantısında konuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülen kanun teklifinin geleceğe ipotek koyma olduğunu belirten Kenanoğlu, kamu varlıklarının özelleştirilmemesi gerektiğini ifade etti.

Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.


16.12.2021 tarihli SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU

Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Ali Bey’e söz veriyorum.

Buyurun Ali Bey.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Önce teamülleri uygulamamız gerekiyor, gruplar adına sözleri tamamladıktan sonra…

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Ya, doğrusu uyuyoruz da burada yani çok zorunlu bir şey değil.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yok, mazereti olan arkadaşlar hariç tabii.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Söz verdik, dolayısıyla bir sıkıntı olmaması lazım.

Buyurun.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yok, yok, tamam.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sayın vekiller, kıymetli hazırun; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, şimdi bu kanun 8 madde olarak geldi, 2’si yürürlük maddesi, 6 tanesi esasa ilişkin maddeler. Bu 6 maddede 6 değişik kanun var yani her bir madde farklı bir kanunu kapsıyor. Dolayısıyla 6 kanunda değişiklik öngören bir torba kanun yani mini bir torba kanun şeklinde düzenleniyor.

Yani kanun yapma ve kanun kalitesi açısından eleştirilerimizi tekrar edeceğim bazı konularda. Çünkü şu anda burada, limanların ihale siz kiraya verilmesi, kira süresinin uzatılması konusu esasında şu anda Mecliste bulunan yani henüz daha görüşmeleri tamamlanmayan, henüz daha kanunlaşmayan, Meclise sunulan kanun teklifindeki bir maddenin geri çekilmesiyle birlikte henüz süreç tamamlanmadan tekrar buraya getirilen bir kanun.

Diğer taraftan, yine sağlıkla ilgili, doktorlarla ilgili düzenlemeler de aynı şekilde, henüz daha kanun tamamlanmadan, yasalaşmadan, Genel Kuruldan geçmeden birtakım maddeler geri çekildi ve tekrar Komisyona geldi, “Tekrar, yeniden görüşülecek.” denildi, “Başka bir Komisyona gidecek.” denildi. Ya bütün bunların hepsi şunu gösteriyor: Esasında hani şuna da üzülüyoruz yani “Adalet ve Kalkınma Partisi yirmi yıl…” filan diyoruz ya da siz bununla övünüyorsunuz filan da yani yirmi yıldır hani; bir kaliteli kanun nasıl yapılır yani bir kanun nasıl çalışılır, bunun hesabı kitabı nasıl yapılır, etki değerlendirmesi nasıl yapılır, neye tekabül eder, neye yol açar, kimler bundan ne oranda etkilenir, bu yapılan doğru mudur, değil midir; bunun hesabı kitabı nasıl yapılmaz da böyle ezbere getirilir, komisyonlara ve arkasından da paldır küldür Genel Kurul’a götürülür. Yani bu akıl almayacak bir durum yani hiç mi tecrübe edinilmedi ya da tecrübesi olan kimse mi kalmadı aranızda? Sürekli bir şey mi var yani etrafında boşalma mı var, değişme mi var? Hani bunu da ifade etmek isterim burada çünkü hakikaten, kaliteli kanun yapamıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi yani yapılan kanunlar daha bizim dönemimiz tamamlanmadan yani 27’nci Dönem içerisinde daha henüz yasama yılı tamamlanmadan aynı kanunda değişiklikler yaparak devam ediyoruz sürekli. Şimdi, bu, hakikaten, bizler açısından da son derece sıkıntılı, insanlar zaman zaman bizim ne işe yaradığımızı sorguluyor, biz de zaman zaman kendimizin ne işe yaradığını sorguluyoruz yani. Böyle paldır küldür, kafamıza estiği gibi önümüze gelen kanunu getirip arkasından olmadı bir daha değiştirelim şeklinde bu iş yürütülecekse o zaman vatandaş da doğal olarak bunları sorguluyor. Şimdi, tabii, buradaki bütün bu kanunun sebebi belli esasında yani 8 madde, 6 madde filan diyoruz ama tümüyle bu limanlarla ilgili düzenlemenin tekrar getirilmesi ve kanunlaştırılması üzerine kurulu bir şey. Şimdi bu kadar,

Genel Kuruldan kanun çekilip henüz çalışması yapılmadan tekrar Komisyona getirilmesinde acaba Genel Başkanınızın Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle olan görüşmelerine, oradaki ziyaretleriyle bir bağlantısı var mı, bir ilgisi var mı, verilen sözler mi var? Bu da açıkçası bizim ve kamuoyu tarafından soruluyor. Şimdi burada, bu kanunun Anayasa’ya aykırılığı yani 1’inci madde açısından da değerlendirirsek Anayasa’ya aykırılığı da dile getirildi burada, ben de bunu tekrar etmek istiyorum çünkü bir defa burada bir ihale yapılmış, bu ihalelerin henüz süresi dolmamış ve arkasından süresi dolduktan sonra ihale aşamasına gelmesi gereken bu limanlarla ilgili olarak ihalesiz süre uzatımı yapılıyor. Demin arkadaşlar da dile getirdi yani bu limanlar ihaleye çıkarılırken, bu ihaleye giren şirketler bütün bu süreyi düşünerek girdiler. Ya, kimisi dedi ki: “Ya, bu on sekiz yıldır.” kimisi dedi ki: “On üç yıldır.” “Ben bunun için şu kadar yatırımı göze alamam, bu kadar yatırım bence fazla.” Bu risk analizi yaptı, belki, kendince ve buradan kaynaklı olarak da bu ihaleye girmedi belki . Böyle olacağını bilseydi, belki birçok şirket bu ihaleye daha fazla teklif verecekti, daha fazla üzerine düşecekti. Ya, bu, esasında hani bizim reddettiğimiz ama sizin savunduğunuz bu kapitalizmin bütün kurallarını, bu serbest piyasa ekonomisinin bütün kurallarını da altüst eden bir şey ya yani bir kapitalizmin de kendi içinde bir kuralı vardır, bu kuralları dahi altüst eden bir durumla karşı karşıyayız. Yani teşebbüslerin eşitlik ilkesini ortadan kaldıran bir durum var, onların haklarını hukuklarını orta dan kaldıran bir durum var. Yani ihaleye giren şirketlerin neye göre karar vereceklerini bilemedikleri bir süreçle karşı karşıyayız şu anda. Dolayısıyla, hani bu sadece Anayasa’ya aykırı değil, bütün piyasa kurallarının tamamına birden aykırı. Tabii, bize göre limanlar kesinlikle yani kamu eliyle işletilmesi gerekir çünkü limanlar önemli yerlerdir ve dolayısıyla özel şirketlere, onların para hırslarına teslim edilmemesi gereken yerlerdir. Şimdi, bir bakıyorsunuz 2050 yılı, 2060 yılına kadar uzatma söz konusu. Vallahi bilmiyorum, herkese Allah uzun ömür versin ama biz o yılları… Yani birçoğumuz açısından göremeyeceğimiz yıllar da var. Şimdi, biz, bir geleceğe ipotek koyuyoruz yani insanların geleceğine, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğine, onların bu konudaki söz haklarına da ipotek koymuş oluyoruz. Kaldı ki bir seçim var yani 2023’te, erken olmadığı takdirde, 2023’te seçim var. Yani bu ihaleleri yeni iktidarların, yeni hükûmetlerin yapabilecekleri sürece denk gelecek bir süreç var. Yani yeni iktidarda siz olur musunuz, olmaz mısınız bilemem ama yani siz olsanız bile…

İFFET POLAT (İstanbul) – 2071’e kadar devam edecek.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – 2071’den sonrası yok mu?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sıkıntı yok ya doğru yapın, devam edin.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Oldukça eğlencelisiniz, çok güzeldi, sayenizde gülmüş olduk biraz. 

Dolayısıyla, bütün bu süreçlerde esasında bir geleceğe ipotek koyma, gelecekteki iktidarların haklarına ipotek koyma var. Diğer taraftan da akla şu soruyu getiriyor. Ya, birtakım  sözler veri ldi ve bu sözler yerine getirilmesi için mi bu kadar uğraş? Yani seçimler geliyor ola ki siz kaybedebilirsiniz, anketlerde böyle gösteriyor. Ya, gelin o yüzden ey hükûmet bir tedbir alalım ve şu kanunu geçirin ve bu uzatmayı sağlayalım ki bizim haklarımız kayba uğramasın, bize vermiş olduğunuz sözler yerinde dursun ya da yerine getirmiş olsun üzerinden bir durum mu söz konusu, bunu da sormak gerekiyor. Tabii, şimdi diğer taraftan, bu limanların şirketler üzerinden, özellikle de emperyalist şirketler dediğim iz, uluslararası şirketler üzerinden yönetiliyor olmasının getirdiği sıkıntılar var. Yani Mersin Limanı’nın… Sayın Başkan, ben konuşuyorum lütfen.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Şimdi Ali Bey, önergeyle ilgili bir şey konuşmam lazım, bunu zaman zaman yapıyorsunuz. Başkan bu konuda, uyarma konusunda… Sizi biraz uyarıyorum, lütfen.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yalnız ama şöyle bir şey var. 

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Özellikle söylüyorum, müsaade edin…

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, yani…

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Müsaade edin, bakın, müsaade edin. Şimdi, önerge getirdi arkadaşımız. Deminden beri dinliyorum bak, önerge getirdi, hemen söylüyorsunuz. Önergeyi gözlemek, imzaya açmak ve yürütmek zorundayım. 

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Eyvallah.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Arada zaman zaman, bunu gördüğünüz zaman, lütfen, söylemeyin. Ben ne yapacağımı biliyorum.

Teşekkür ediyorum.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yani şunu söyleyeyim: Bakın, salonda mütemadiyen bir konuşma var arkadaşlar.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Uyarıyorum arkadaşlarımızı.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yani bu konuda bürokrat arkadaşlar da bunu yapıyorlar, vekil arkadaşlar da bunu yapıyorlar.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Arkadaşlar, bu konuda gerçekten hassasiyetinizi rica ediyorum. Bu konuda sürekli uyarı yapıyorum.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Evet, lütfen yani Sayın Başkan, benim esasında söylemiş olduğum da şahsınızla ilgili değil…

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Lütfen, tamam.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ama burada sükûneti sağlamak da size ait. 

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Teşekkür ederim.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yani uyarım biraz bunun üzerine kurulu, şahsınızla ilgili olmadığını ifade etmek isterim.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Teşekkür ederim, sağ olun. 

Buyurun.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Şimdi, dolayısıyla, bu limanlarda… Örneğin hani Mersin Limanı çok tartışılıyor, bu kokain merkezi hâline dönüştürüldüğü yönündeki iddialar, orada yakalanan uyuşturucular, çeşitli maddeler filan üzerine de çok tartışılan bir yer ve dolayısıyla bütün bunlar başka soru işaretlerini, başka sıkıntıları da ortaya koyuyor. O nedenle limanların kesinlikle kamu eliyle işletilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz, bu ülkenin bütün güvenliği, huzuru, ve bütün bu sonuçları açısından da son derece önemli etkisi olduğunu ifade etmek isterim. 

Şimdi, burada değinildi bir 5’inci madde var. 5’inci maddede… Bir de şu var: Bu 1’inci maddeyle ilgili bir soruyu da ifade etmek isterim. Şimdi bu 1’inci maddede bir önceki teklifte bir süre vardı, yani işte, dört ay içerisinde başvuru ve benzeri gibi bir şey vardı yanılmıyorsam. Şimdi, burada bir süre de söz konusu değil yani bu nasıl oluşacak. Yani diyelim ki, sözleşmenin ya da kanunun yürürlüğe girdiğinden itibaren ne kadar süre içerisinde buna başvurma hakları olacak bu işletmelerin. Ya da  ihalenin şu kadar süresince mi, ya da ihale şartlarında mı bu var?

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Bu konuda bir açıklama alayım size.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Evet, bir açıklama o konuda olursa iyi olur. 

Şimdi, diğer taraftan, bu 5’inci maddedeki konu. Yani birtakım mülga kurumların mal varlıklarının TEİAŞ’a ve TEDAŞ’a  devri mevzusu da bilançoyu şişirmek ve esasında çok önemli yerler, özellikle deniz kenarında bulunan özellikle Etibank’ın denize sıfır noktasındaki birtakım tesisleri ve benzeri var. Bütün bunların özelleşt irme kapmasına alınmasını da sağlayan bir durum ve bu konuda kamuoyunda oluşmuş birtakım kaygılar da var. Bunlara da burada dikkat çekmek isterim. 

Tabii, diğer taraftan, stokçuluğa değinildi. Stokçuluk meselesi şöyle bir şey değil yani iktidar zaten fiyat artışları karşısında sürekli bu fiyat artışlarının kendisinden kaynaklanmadığını, iktidarın uygulamalarından kaynaklanmadığı algısını yaratarak bunu stokçular oluşturuyor, dış güçler oluşturuyor işte, şunlar oluşturuyor, bunlar oluşturuyor üzerinden bir a lgı operasyonu yürütüyor. Bugün Türkiye’de yaşanan bütün bu fiyat artışlarının sebebi ekonomiyle ilgili politikalarınızdan kaynaklıdır, üretimdeki girdi maliyetlerinden kaynaklıdır. Bunu durduramadığınız sürece stokçuluk ve benzeri konularda esnafın üzerine suç yükleyerek sonuca varamazsınız. 

Son olarak Komisyona bir çağrım var, bizim Komisyonumuz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını da bağlayan bir komisyon. Şimdi, çeşitli yerlere gezi  yapılıyor, sanayi kuruluşlarımıza ve benzeri yerlere geziler düzenle niyor, şimdi biz, burada çeşitli kanunlar yapıyoruz, işte, maden kanunu özellikle. şimdi, son yakın zamanda kasım ayında ve birkaç gün önce de başka bir yerde 2 tane önemli felaket oldu, bu  felaketlerden bir tanesi Şebinkarahisar’da 18 Kasımda kurşun-çinko-bakır madeninin atık havuzu patladı ve kimyasallar suya karıştı. Şimdi, bir bu var, sonuçlarını bilmiyoruz. Bununla ilgili herhangi bir çalışma yapılmadı, nelere yol açtı, ne durumda, hangi akarsulara karıştı, hangi sonuçlara yol açtı? Bununla ilgili ortada bir çalışma yok. 

İkincisi ise -çok yakın- birkaç gün önce Ayvalık’ta meydana geldi. Ayvalık’ta meydana gelen patlamayla Karaayıt köyündeki faaliyet gösteren madenciliğe ait yine zehirli metal atıklardan oluşan bir havuz çöktü ve söz konusu dereye karıştı. Söz konusu dere, bölgenin sulama ihtiyacını karşılayan ve aynı zamanda Ayvalık için ileride içme suyu sağlaması da hedeflenen Madra Barajı’nı besleyen bir dere. 

Şimdi, biz bu kanunları çıkarıyoruz, bunların takipçisi de olalım. Buralara Komisyon olarak bir gezi düzenlememizi tavsiye ediyorum, öneride bulunuyorum. 

Teşekkür ederim.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ – Ali Bey, teşekkür ediyorum. 

Bu konuda Enerji Bakanlığı temsilcisi arkadaşlarımızdan birazdan cevap isteyeceğiz. Arkadaşlarımız notlarını aldılar herhâlde. 

Şimdi, geneliyle ilgili görüşmemize devam ediyoruz.

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu