Kenanoğlu: Çiftçinin yaşayacağı zorluk; hane halkının mutfağındaki yangın demektir!
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, çiftçilerin sorunları ve gıda krizi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda konuştu. İktidarın sermayeyi koruyan politikaları nedeniyle çiftçilerin kendi arazilerinde işçi pozisyonuna düştüğünü belirten Kenanoğlu, yaşanabilecek gıda krizine dikkat çekerek tarımda üretim maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini ifade etti.
Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.
Dönem: 27 Yasama Yılı: 5 Tarih: 26.05.2022 Birleşim: 95 Ham Tutanak Sayfası: 218
Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Esasında, bu 18’inci madde belediye gelirlerine bir göz koyma maddesi. Özellikle, iktidar, kaybettiği belediyelerdeki -büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere- kaybettiği birçok belediyelerdeki gelirleri tekrar nasıl kontrol ederim derdine düştü. Çünkü gelirler kaybedilince birçok yandaş işsiz güçsüz kaldı; birçok yandaş basın, internet sitesi ve benzeri yerler de kapanmak zorunda kaldı çünkü onların tümüyle belediyeler üzerinden beslendiği ortaya çıktı. Şimdi, bir taraftan, belediyelerin yaptığı işleri ortadan kaldırabilmek için, onların elini kolunu bağlayabilmek için, bir yerden de onların gelirlerini kısabilmek açısından böyle bir düzenleme getiriliyor ve tümüyle toplumun, şehirlerde yaşayan insanların hayrına değil, onların yapmış olduğu kimi metro çalışmalarını ve benzeri çalışmalarını baltalamak, onları başarısız kılmak üzerine yürütülmüş bir önergeyi içeriyor.
Şimdi, tabii, ülkede durum ekonomik açıdan sıkıntıdayken, vatandaş zorluk çekerken iktidar, bu tür şeylerle bir intikam operasyonları içerisinde yürütmeye çalışıyor.
Geçen hafta bir gün Çiftçiler Günü’ydü. Tabii, çiftçiler bu ülkede en çok mağdur edilen kesimlerin içerisinde, başında geliyor. Bir defa, tarım alanları tümüyle imara açılıyor ve son on yılda çiftçilerin ekim yaptıkları alanlar gittikçe daralıyor. On yıldaki daralma yeri 4,2 milyar hektar alana ulaşıyor.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında çiftçi sayısı yaklaşık 2,5 milyon iken 2022 yılında 500 bin sayılarına gerilemiş durumda. Bu, esasında, çiftçilerin ve tarımdaki üretim alanlarının durumunu gösteriyor. Tabii, bunlara sebep olan durumlar var. Birincisi, tabii ki anlatmış olduğumuz tarım alanlarının daralması ve buraların imara açılması, ranta açılması. Diğer taraftan, çiftçilerin borç batağı içerisinde, borç cehennemi içerisinde boğuşmalarıdır. Bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine ve özel sektöre çiftçilerin toplam borcu 255 milyar civarında ve insanlar tabii ki bütün bu borçların altından kalkmadıkları için çiftçilik yapmaktan vazgeçiyorlar. Birçok yerde araziler şirketlere satılmış ve çiftçiler kendi arazilerinde işçi pozisyonuna düşmüşler. Birçoğunu da devlet, iktidar zaten bu konuda teşvik ediyor.
Diğer taraftan, bütün bunlara rağmen üretimde direnen çiftçiler var ve bütün bunlar da bir maliyet sarmalı içerisinde uğraşıyorlar. TÜİK verilerine göre bile yani ona göre bile tarımsal üretimde enflasyon yüzde 80 civarında ki esasında gerçek enflasyon bunun çok daha üzerinde. Çiftçi ürettiği ürünü maliyetine satamıyor yani o hâle gelmiş durumda. Mazot, gübre ve tohum maliyetleri oldukça yüksek, bu da çiftçinin üretimden vazgeçmesine sebep oluyor.
Diğer taraftan, tabii, bütün bunlar neye yol açıyor? Bütün bunlar bir taraftan da önümüzdeki bir gıda krizine işaret ediyor ve hemen hemen birçok konuşmacı -özellikle muhalefet kanadından- buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Yani gıda krizi şu demek değil, “Kuraklık olacak, topraklarda ürün yetişmeyecek ve böyle bir krizle karşı karşıya…” üzerine kurulu bir şey değil sadece. Tabii o da var, ayrı bir konu ama bir taraftan, işte, üreticinin azalması, üretim alanlarının azalması ve diğer taraftan da gıdaya ulaşımın zorlaşması gıda krizini oluşturacaktır. Bunlardan bir tanesi de pahalı olan gıdalar yani tüketici eğer temel tüketim maddelerine ulaşacak ekonomik gelire sahip değilse bu da başlı başına bir gıda krizi anlamına gelmektedir. Tabii, bununla ilgili olarak yapılması gerekenler var. Çiftçinin desteklenmesi gerekiyor, çiftçinin üretim maliyetlerini düşürmek için mazot ve gübre başta olmak üzere her türlü üretim girdisindeki vergi yükünün kaldırılması gerekiyor. Olağanüstü durum var, olağanüstü durumda çiftçi üretim yapamıyorsa bu tür tedbirlerin alınması gerekiyor. Devletin, iktidarın, o devletin gücünü buralara kanalize etmesi gerekiyor. Çiftçilerin bankalara olan borçları sıfırlanmak zorundadır. Tarım alanlarına son verecek, tarım alanlarını imara açacak yyasal düzenlemeler ve anayasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalı ve tarım alanlarının imara açılmasına engel olunmalıdır. Bu konuyla ilgili yasal düzenlemeler de yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Tabii, iktidarın tercihi şirketlerden yana olduğu için, sermayedarlardan yana olduğu için özellikle tarımdaki çiftçiler, köylüler bu anlamda desteklenmiyorlar ve tercih olarak da son sıralarda yer alıyorlar. İktidarın derdi öncelikle sermaye gruplarını desteklemek, onların gelirlerine gelir katmak, vergilerini sıfırlamak, faizlerini ortadan kaldırmak ama çiftçinin borç batağında sürüklenmesine göz yummak üzerine kurulu. Bütün bu politikalar yani çiftçinin yaşayacağı bütün zorluklar, sıkıntılar bizim, hepimizin, hane halklarının mutfağındaki yangın demektir. Bu yangını durdurmak da bu iktidardan kurtulmakla mümkün olacaktır.
Herkese teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)