ManşetTBMM Faaliyetleri

Kenanoğlu, Koronavirüs İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sayılmalıdır

HDP İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, salgın döneminde zorunlu veya zorunlu olmayan sektörlerde çalışmak durumunda kalan binlerce emekçinin hayatlarının riske atıldığı, 7500’ü aşkın sağlık çalışanının covid-19 hastalığına yakalandığı, en az 128 işçinin bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiği, eğer hastalığa yakalanan işçinin çalıştığı işte çalışmaması halinde bu hastalığa yakalanmayacağını söyleyebiliyorsak; bu durumda coronavirüs hastalığının da iş kazası ve meslek hastalığı sayılması gerektiğine vurgu yaparak, yanıtlanması istemiyle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt SELÇUK’a soru önergesi verdi.

Soru önergesi metni aşağıdadır.  


  

Aşağıda belirtilen soruların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt SELÇUK tarafından anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğü ’nün 96. ve 99. maddeleri uyarınca yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

 

 

                                                                                                                    

Salgında önlemler alınmadan zorla çalıştırılan ve bunun sonucunda hastalanan binlerce sağlık emekçisini, yine zorunlu mal ve hizmet dışındaki üretime ara verilmeden, koruma önlemleri alınmadan zorla çalıştırılarak hayatları riske atılan ve hastalanan işçileri, bu tercihler sonucunda yaşanan ölümlerin iş kazası ve meslek hastalığı sayılması gerekmektedir.

Covid-19’un meslek hastalığı sayılması konusunda bir talep varken, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yayımlanan Genelge ile Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına alınamayacağı, hastalık olarak kayıtlara geçirilmesi gerektiği talimatı verilmiştir.

Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara göre; Mayıs başı itibariyle covid-19 tanısı konulan 7.500’ü aşkın sağlık çalışanı vardır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin açıkladığı son rapora göre coronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden işçi sayısının en az 128 işçi olduğu belirtilmiştir.

Bu iki açıklamanın ortak noktası ise; hasta olan ve/veya hayatını kaybedenlerin çalışmak zorunda olduklarıdır.

Yani bu salgın döneminde sağlık sektörü gibi zorunlu sektörlerin dışında zorla çalıştırılan veya geçimini sağlamakla yükümlü olduğu için çalışmak zorunda olan insanlardan bahsediyoruz.

Burada asıl önemli olan husus ise coronavirüs hastalığına yakalanan ve/veya hayatını kaybedenlerin tanısı konulurken, “meslek hastalığı” ve “iş kazası” kavramlarının kayıtlarda kullanılmamasıdır.

Meslek hastalığı; 5510 sayılı SSGSS Kanunu’nun 14. maddesinde, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri, şeklinde, 6331 sayılı İSİG Kanunu’nda ise mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık olarak tanımlanmıştır.

İş kazası ise; 5510 sayılı SSGSS Kanunu’nun 13. maddesinde (özetle), sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay şeklinde, 6331 sayılı İSİG Kanunu’nda ise “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay şeklinde tanımlanmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.06.2018 tarihli kararında meslek hastalığı kavramı unsurlarından en önemlisi olan illiyet bağını şöyle tanımlamıştır: “Meslek hastalığının varlığı için aranacak diğer bir şart, hastalığın ya da bedensel veya ruhsal engellilik halinin yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması, diğer bir ifadeyle uygun illiyet bağının bulunmasıdır. Eğer işçinin çalıştığı işte çalışmaması halinde hastalığa yakalanmayacağı söylenebiliyorsa bu durumda meslek hastalığı ile yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kabul edilmelidir, denilmektedir.

Başka bir söyleyişle hizmet akdine göre işverenin işyerinde çalışan işçi, hastalığa, gördüğü işin özellik ve niteliği veya işin yürütüm şartları dolayısıyla tutulmuş ise uygun illiyet bağı mevcuttur

Görüleceği üzere bir hastalığın meslek hastalığı olarak tanımlanabilmesi ve hastalık nedeniyle zarar görenin kendisine veya hak sahiplerine gerekli hakların sağlanabilmesi için işçinin bu işte çalışmasaydı hastalığa yakalanmayacağını veya işin özelliği gereği bu hastalığa yakalanmış olduğunu kabul etmek yeterli olacaktır.

Bu tanımlara göre Covid 19 sürecinde sağlık çalışanları sağlık hizmeti sunmaları nedeniyle hastalığa maruz kalmaktadırlar. Yani tanımda belirtildiği üzere “Eğer sağlık emekçisi olmasalardı bu hastalığa yakalanmayacaklardı.” diyebilmekteyiz.

Dolayısıyla bu hastalığın bir meslek hastalığı olduğu, sağlık mesleğinin icrasından kaynaklandığı, Covid 19’lu hastaları tedavi etmeye çalışırken hastalığa maruz kalındığının tartışılmaması gerekir.

Pandemi hastanesi ilan edilen bir sağlık kuruluşunda ya da bir aile sağlığı merkezinde doğrudan Covid 19’lu hastayı karşılayan, mesleği gereği ona hizmet sunan bir sağlık çalışanının sadece “hasta” olduğunu söylemek tıbben ve hukuken yanlış bir değerlendirmedir.

Bütün bunlara göre:

  1. Salgında çalışmak zorunda olan ve Covid-19 hastalığına yakalanan emekçilerin hastalığı neden meslek hastalığı olarak kabul edilmemektedir?
  2. Salgında çalışmak zorunda olan ve Covid-19 hastalığına yakalanarak yaşamını yetiren emekçilerin durumu neden iş kazası olarak kabul edilmemektedir?
  3. Bir hastalığın “Meslek Hastalığı” olup olamayacağına kim karar vermektedir?
  4. Daha önce meslek hastalığı sayılmayan bir hastalığın Yargıtay Kararları ile meslek hastalığı sayıldığına yönelik kararlar varken, yayımladığınız bu genelge ile yeni bir dava sürecinin başlatılmasına neden izin verilmektedir?
  5. Olağanüstü bir salgın nedeniyle ortaya çıkan hastalığın meslek hastalığı olup olmadığı kararı Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu tarafından mı verilmiştir?
  6. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Yönetmeliğinde “…tespit edilmiş olan hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağına karar verme…” şeklinde görev tanımı varken, kurum başkanının imzası ile yayınlanan genelge ile Covid 19’un hiçbir ayrım gözetmeksizin “hastalık” olarak değerlendirilmesi mevzuata aykırı işlem değil midir?
  7. İş kazasının tanımlarında da görüleceği gibi Covid 19 mücadelesi kapsamında yani işin görümü sırasında bu hastalığa maruz kalan ve yaşamını yitiren bir kişinin iş kazası geçirmediğine nasıl karar verilmektedir?
  8. 5510 ve 6331 sayılı yasaların gereği olarak Covid-19 için iş kazası ve meslek hastalığı sayılmamasının gerekçesi nedir?
  9. SGK’nin hukuka aykırı bu genelgesi iptal edilecek midir?
  10. SGK 29/09/2016 tarihli, 2016/21 sayılı Genelgesi ile “Sigortalının iş yerinde kalp krizi geçirmesi veya başka bir hastalık nedeniyle ölmesi ya da ruhen veya bedenen hemen veya sonradan engelli hale gelmesi iş kazası olarak kabul edilecektir” ifadesi varken, covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenleri neden iş kazası olarak kabul etmemektedir?

akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu