KonuşmalarTBMM Faaliyetleri

Kenanoğlu: Seyid Rızaları idam eden hileli zihniyet Hüseyin Besliler ile devam ediyor!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali KENANOĞLU, 15 Kasım 1937’de Seyid Rıza’nın idamı ve eski AKP’li vekil Hüseyin Besli’nin Alevilere ve Kürtlere yönelik hakaretleri üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda konuştu. Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının idamının hileli bir sürecin sonucu olduğunu ifade Kenanoğlu, hileli sürecin günümüzde de devam ettiğine dikkat çekerek eski AKP’li vekil Hüseyin Besli’nin Alevilere ve Kürtlere yönelik hakaretlerine tepki gösterdi.

Konuşma tutanak metni ve videosu aşağıda yer almaktadır.


Dönem: 27 Yasama Yılı: 5 Tarih: 17.11.2021 Birleşim: 20 Ham Tutanak Sayfası: 234

Konuşmacı: ALİ KENANOĞLU Seçim Çevresi: İSTANBUL

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, icra ve iflas meselesi ekonomik açıdan oldukça sıkıntılı bir konu. Bu kanun düzenlemesiyle çeşitli yenilikler, düzenlemeler getirilmiş olsa da esas olan insanların icralık olmasını engelleyecek çözümleri üretmek, insanların ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntıları ve sorunları ortadan kaldıracak ekonomik tedbirler almak ve bu konudaki yasaları çıkarmak, esas olan bu. Kanunun tümü ve bölümü üzerinde grubumuz adına konuşan arkadaşlarımız detaylı olarak dile getirdiler, ben başka iki konuda biraz görüşlerimizi ifade edeceğim.

Tabii, 15 Kasım 1937 Seyit Rıza ve arkadaşlarının hileli bir şekilde idam edilmelerinin yıl dönümüydü. Bu, aslında bir imha sürecinin hileli bir şekilde planlanmış hâlinin 15 Kasım 1937’de Elâzığ Buğday Meydanı’nda sonuçlandırılması sürecidir. Baktığınız zaman oraya, ortada “Evladıkerbelâyız.” diyen Seyit Rıza’nın “Sizin hilelerinizle baş edemedim.” dediği bir söz vardır. Bu “…baş edemedim.” dediği söz bütün bu süreci de özetleyen, o kaypak ve hileli sürecin sonucudur. Öyle bir kaypakça bir süreçtir ki oğlunun idamını kendisine izlettirme kaypaklığı ve vicdansızlığı ortaya koymuştur ama işte Seyit Rıza kendisine bu vicdansızlığı ve kaypaklığı yapanların bile hayran kaldığı, daha sonra hatıratlarında dile getirdikleri o mertlik içerisinde idam sehpasına gitmiş ve “Evladıkerbelâyız.” diyerek kendi idamını gerçekleştirmiştir. Şimdi, bu zalimlerin, namertlerin, kaypakların hayran olduğu mertlik ve bunun karşısındaki bütün bu süreç, hileli süreç devam ediyor.

Eve, şimdi, Hüseyin Besli’den konuşuyoruz. Hüseyin Besli AKP’nin önceki dönem milletvekillerinden biri. Söylediği sözün kendisi ilginç bir şey. Esasında başka bir mağduriyeti ortaya koyan bir şey. Diyor ki: “Alevi ve Kürt çocukları doğuştan aileleri tarafından bir inkârla yetiştirilirler. Nedir bu? Kürtlüğünü ve Aleviliğini saklamak zorunda oldukları bunlara öğretilir. Oradan kaynaklı olarak da bunlar çifte kavrulmuş yalancıdır.” Şimdi, esasında bir mağduriyet üzerinden, bir asimilasyon üzerinden, bir Alevi ve Kürt çocukları üzerinden yürütülen bir baskı politikası üzerinden başka bir hakaret çıkartıyor yani ilginç bir şeydir yani. Şimdi, Alevi ve Kürt çocukları niye söyleyemezler? Kimileri için burada “Ben Aleviyim.” demek, “…”(x) demek bir bölücülük, bir ayrıştırıcılık olabilir ama bizim açımızdan esasen bölücülüğün de ayrıştırıcılığın da ta kendisi Alevi ve Kürt çocuklarının işte, aileleri tarafından o telkinlerle büyütülmesidir çünkü yaşadıkları coğrafyada, yaşadıkları ülkede yani bu ülkenin yasaları, kanunları ve uygulamalarında Alevi olduğunu söyleyen çocuk daha okuldan itibaren bulunduğu bütün yaşam alanlarından; askerlikte, işte, bütün toplumsal yaşam alanlarının tamamında ayrımcılığa uğrar. O nedenle aileler çocuklarının Kürt olduğunun bilinmesini istemezler, çocuklarının Alevi olduğunun bilinmesini istemezler. Biz bunları bizzat yaşadık yaşımız gereğince. Ben Alevi bir mahallede oturuyordum çocukluğumda ama ablam daha karma bir mahallede oturuyordu; bir gün gittiğimde oraya -zaman zaman gidip kalırdık ablamızın yanında- ramazan ayına denk gelmiştik. Ben ablamın neler yaşadığını biliyorum. Yani ramazanda oruç tutmadığı için Alevi inancının gereğince muharrem ve Hızır orucu tuttuğumuz için, oruç tutuyor numarası yapmak için o mahallede rahat edebilmek için açıkçası dışlanmamak için sabah sahur vaktinde ışığını açarak akşam iftar vaktinde de sofrasını kurarak bir takiye yapmak zorunda kalıyorlardı yani böyle kendini inkâr eden bir durum karşısında yaşamak durumunda kalıyordu. Biz de çocukluğumuzun çeşitli aşamalarında bu sıkıntıları yaşadık, bir Alevi çocuğu olarak bunları yaşadık. Kürt arkadaşların bunu yapma şansı yoktu çünkü özellikle bizim yaşıtlarımızın daha ilkokula gittiklerinde Türkçeyi bilmedikleri için Türkçeyi daha okulda öğrenmek zorunda kaldıkları için pek bunu saklama imkânları yoktu ama biz çok fazlasıyla saklama dürtüsüne girdik yani o gayrete girdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Şimdi esas olan bu ülkede Alevi ve Kürt çocuklarının yaşadıkları bu durumdan utanması gerekenler, bundan sıkılması gerekenler bunu Alevi çocuklarına bir hakaret olarak ortaya koyuyorlar ve bunun üzerinden “çifte kavrulmuş yalancı” tabirini dile getiriyorlar. Bu esasında yönettiğiniz ülkede bir dönem burada milletvekilliği yapmış bir insanın ortaya koyduğu bu durum kendisinin utanması gereken bir durumdur. Burada bu hakaret edilecek bir husus değil tam tersine sizin utanmanız, sıkılmanız gereken bir durumdur çünkü Alevi ve Kürt çocuklarına yaşattığınız o travmayı, o acıyı, o asimilasyonu itiraf ediyorsunuz. Yaptığınızı bir hakaret olarak zannetseniz de aslında çok daha büyük bir itirafın sonucunu ortaya koydunuz. Bu anlamıyla Hüseyin Besni başta olmak üzere bu zihniyete sahip herkesi kınadığımızı, Alevi ve Kürt çocuklarının bu ızdırabına son verilmesinin artık zamanı geldiğini ifade ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)


akenanoglu

alikenanoglu.net
Başa dön tuşu